Sağlık ve İklim Değişikliği 2020 Raporu’na göre, acil önlem alınmazsa, iklim değişikliğinin sağlık üzerindeki etkileri daha fazla olacak, hayatları ve geçim kaynaklarını tehdit edecek, hastane ve klinikleri tehlikeye atacak. Raporda, kovid-19 salgının, iklim değişikliğinin yaklaşan krizleri temsil ettiğine de değiniliyor. Uzmanlar, “Gelecekte oluşabilecek pandemi riskini azaltmak istiyorsak iklim değişikliğiyle mücadele etmeye öncelik vermeliyiz” diyor.
Editör: Serdar Yiğitol
Lancet Countdown (Lancet Geri Sayım) Sağlık ve İklim Değişikliği 2020 Raporu açıklandı. Rapor kapsamında; Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Bankası, University College London, Tsinghua University gibi 35 farklı kurumdan 120 uzman, 40’ı aşkın göstergeyi analiz etti ve ortaya çarpıcı sonuçlar çıktı. Raporda, hiçbir kıta, ülke veya topluluğun iklim değişikliğinin sağlık etkilerinden muaf olamayacağına dikkat çekiliyor.
Raporda; “İster zengin, ister yoksul olsun hiçbir ülke iklim değişikliğinin sağlık etkilerinden muaf değildir. Şu anda dünyanın dört bir yanındaki insanlar artan sıcaklık, yiyecek ve su güvensizliği ve değişen bulaşıcı hastalık modelleri ile karşı karşıya. Acil önlem alınmazsa, iklim değişikliğinin sağlık üzerindeki etkileri daha fazla kesintiye neden olacak, hayatları ve geçim kaynaklarını tehdit edecek, hastane ve klinikleri tehlikeye atacak” deniyor.
7,8 Milyar İnsanın Sağlığı Tehlikede
Kovid-19 salgının ve iklim değişikliğinin yaklaşan krizleri temsil ettiğine değinilen Raporda, 2020’deki orman yangınları ve tropikal fırtınaların, trajik bir şekilde tek bir krizle tek başına mücadele etme lüksümüzün olmadığını gösterdiği belirtilerek, “Aynı zamanda iklim değişikliği ve bulaşıcı hastalık ortak itici güçleri paylaşıyor. Bugün iklim değişikliğine yanıt vermek, daha temiz gökyüzü, daha sağlıklı beslenme ve yaşanacak daha güvenli yerler sağlayacak ve gelecekteki bulaşıcı hastalıkların risk faktörlerini azaltacaktır” deniyor.
Raporda, kovid-19 ile iklim değişikliği arasındaki ilişkiye de değinilerek, şu görüşlere yer veriliyor: “Halk sağlığını iyileştirin, sürdürülebilir bir ekonomi oluşturun ve çevreyi koruyun. Ancak zaman kısadır. Birbirine yaklaşan bu krizlerin üstesinden gelememek, dünyayı 1,5 derece hedefine ulaşılamaz hale getirecek ve dünyada 7,8 milyar vatandaşın sağlığına kısa ve uzun vadede zarar verecektir.”
Uzmanlar, kovid-19 salgınının sağlık altyapılarının gelecekte iklim değişikliği nedeniyle oluşabilecek sağlık şoklarıyla başa çıkma konusundaki kapasitesine ışık tuttuğunu belirterek, “Orman yangınları, seller ve kıtlık gibi olaylar, ulusal sınır ya da banka hesabı gözetmiyor. Ülkenin gelişmişlik düzeyi, 1,2 derecelik küresel ortalama sıcaklık artışının sağlık üzerindeki etkilerine karşı herhangi bir koruma sağlamıyor” diyor. Uzmanlar şunu da ekliyor:
“Gelecekte oluşabilecek pandemi riskini azaltmak istiyorsak, günümüzde zoonozlara neden olan en güçlü etkenlerden iklim değişikliğiyle mücadele etmeye öncelik vermeliyiz. Bugün hepimiz için, sağlığın çevresel belirleyicilerini daha ciddiye almanın zamanı geldi. İklimle mücadelenin aciliyetini anlamalı, biyolojik çeşitliliği korumalı ve medeniyetimizin temelindeki doğal sistemleri güçlendirmeliyiz. Tıpkı kovid-19’da gördüğümüz gibi, harekete geçmede yaşanan gecikmeler, önlenemez ölümlere neden olacak.”
Sıcağa Bağlı Ölüm Oranı Yüzde 53,7 Arttı
Rapora göre, değişen iklim; daha sık görülen sıcak hava dalgaları ve aşırı hava olayları, değişen bulaşıcı hastalık modelleri ve dünya çapında mevcut sağlık sorunlarının şiddetlenmesi ile insan sağlığı üzerinde derin etkilere neden oluyor. Bu etkiler de şöyle sıralanıyor:
- 2000’den 2018’e kadar, 65 yaşın üzerindeki kişilerde sıcağa bağlı ölüm oranı yüzde 53,7 arttı ve 2018’de çoğu Japonya, Doğu Çin, Kuzey Hindistan ve Orta Avrupa’da meydana gelen 296 bin ölüme ulaştı.
- 114 ülkede insanların çok yüksek veya aşırı yüksek yangın riskine maruz kaldığı gün sayısında artış oldu. Bu artan risk, 128 ülkede nüfusun orman yangınlarına maruz kalmasında bir artışa dönüştü.
- Değişen iklim koşulları, çok sayıda bulaşıcı hastalığın bulaşması için giderek daha uygun hale geliyor.
- 1981’den 2019’a kadar, mısır, buğday, soya fasulyesi ve pirinç için mahsul verimi potansiyeli, başlangıç değerine göre mısır için yüzde 5,6, buğday için yüzde 2,1, soya fasulyesi için yüzde 4,8 ve yüzde 1,8’lik sürekli düşüş trendi izledi.
İklimle Mücadele Küresel Sağlık Fırsatı
Raporda, iklim değişikliğiyle mücadelenin, 21. yüzyılın en büyük küresel sağlık fırsatı olabileceği de vurgulanıyor ve “Daha temiz hava, daha sağlıklı beslenme ve daha yaşanabilir şehirler insan sağlığı ve refahı için faydalar sağlar” deniyor. Raporda, bu konudaki tespitler de şöyle:
- 2018’de kömürden küresel enerji arzı 2017’ye göre yüzde 1,2 ve 1990’dakinden yüzde 74 daha yüksek.
- Sağlıklı yakıtlara ve teknolojiye bağımlılık artamaya devam ediyor ve bu durum küresel nüfusun yüzde 63’ünü oluşturuyor. Bununla birlikte tüm hane halkı ihtiyaçları için sıfır emisyonlu toplam enerji tüketimi yüzde 26 düşük kaldı.
- Aşırı kırmızı et tüketiminden kaynaklanan küresel ölüm sayısı, 1990’dan bu yana yüzde 72 artışla 2017’de 990 bine yükseldi.
- Sağlık sektörü, 2017 yılında küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 4,6’sından sorumlu.
Ekonomiye Etkileri
Raporda, iklim değişikliğinin ekonomik etkileri üzerinde de şu tespitler yapılıyor:
- 2015 yılında işgücü kapasitesinde ısıya bağlı kazanç kayıpları düşük ve orta gelirli ülkelerde GSYİH’nın yüzde 3,9-5,9’una eşdeğer.
- 75 ülkeden 58’i 2017’de net negatif karbon fiyatıyla faaliyet gösteriyordu. Ortaya çıkan net gelir kaybı, çoğu durumda, ulusal sağlık bütçesinin önemli oranlarına eşit.