DASK’ın ödediği ya da ödeyeceği tazminat yetersiz bulunuyor. Depremzedeler, 50-70 bin lira gibi çok düşük tutar aldıklarından yakınıyor. DASK’ın artırdığı teminat tutarlarından konutu yıkılan bazı depremzedeler yararlanamıyor.
27 Kasım 2022 tarihinde DASK’ın verdiği teminat tutarı artırılarak; inşaat birim metrekare maliyet tutarı 1.508 liradan 3 bin 16 liraya, bir konut için 320 bin lira olan en yüksek teminat tutarı da 640 bin liraya çıkarıldı. 27 Kasım tarihine kadar 100 metrekare bir konutun teminat tutarı 150 bin lira iken, bu tarihten sonra teminat tutarı 300 bin liraya yükseldi. Bu artış da, sigortalılara, DASK tarafından gönderilen, ‘Teminat limitleri iki katına çıktı, yeni teminatlardan yararlanmak için zeyilname yaptırın’ içerikli SMS’ler aracılığı ile duyuruldu.
Sigortalılara, ‘konutunun teminatı düşük olmasın, yeni teminatlardan yararlanmak için ek prim ödeyerek poliçeni değiştir’ denildi. Kimileri değiştirdi, kimileri değiştirmedi. 27 Kasım tarihinden önce DASK poliçesi olup, zeyilname yaptırmayanların hasarları eski teminatlar üzerinden; zeyilname yaptırıp, teminatını artıranların hasarları ise yeni teminatlar üzerinden ödeniyor. Yani, poliçede teminat tutarı ne yazıyorsa DASK, onu ödüyor. 27 Kasım tarihinden sonra DASK yaptıranların tamamı artırılmış yeni teminatlı poliçeler olduğu için zaten sorun yok.
Zorunlu deprem sigortasının teminatı; konutun piyasa değerine ya da konut sahibinin kendi takdirine göre belirlenmediği gibi, konutun bulunduğu arsanın değeri de sigortanın konusuna girmiyor. DASK, konutun yeniden inşa bedelini ödüyor. Kaldı ki, konutun piyasa değerini artıran arsadır, arsa da sigorta kapsamına girmez. Ancak, deprem bölgesindeki kimi konutların, DASK’ın verdiği teminatın üzeri için sigorta şirketlerinden yaptırılmış konut sigortası da bulunuyor. Bu durumda yıkılan konut için DASK poliçede yazan teminat tutarını; sigorta şirketi de DASK’ın üzeri için yine poliçe yazan teminat tutarını ödüyor. Böylece depremzedenin konut zararının tamamına yakını karşılanmış oluyor.
Zorunlu deprem sigortası da vatandaşın beyanına göre yapılıyor. Kimi vatandaşlar, elektrik ve su aboneliği veya tapu işlemi sırasında sigortaya daha az prim ödemek için konutunun metrekaresini düşük beyan ediyor. Konut 150 metrekare ise, bu durumda, teminat 452 bin lira ve ödenecek prim de bin lira. Öncelik deprem olmadığı için vatandaş, elektrik ve su aboneliği işini çözmek ve DASK’a da fazla prim ödemek istemediğinden konutun metrekaresini 50 metrekare diye beyan edince; DASK’ın verdiği teminat 100 bin liraya iniyor, ödenecek prim de 300 liraya düşüyor. Vatandaş elektrik, su abonelik işini çözüyor ama depremde yıkılan evi için DASK’tan 452 bin lira alacağına 100 bin lira alıyor.
Deprem bölgesinde, sigorta poliçesi yenilenmediği için mağdur olan depremzedeler var. Yenileme yapılmayanların neredeyse tamamına yakını, bankaların kredi bağlantılı yaptıkları DASK poliçeleri. Suçlu da, sorumlu da banka. Bankaların o poliçeleri yenileme sorumluluğu ve zorunluluğu bulunuyor. İşin garip tarafı; DASK poliçesinin yenilenmemesinden sadece vatandaş değil banka da mağdur oluyor. Düşünsenize; konut için kredi vermiş, deprem olmuş, ev yıkılmış, kredi verdiği vatandaş depremzede olmuş, sigortayı yenilemediği için DASK’tan para alınamıyor. Neyse, bu bankanın sorunu. Sigortanın yenilenme sorumluluğu bankada olduğu için vatandaş, ‘sigortayı yenilemedin kabahat senin’ diyerek dava açabilir ve davayı da vatandaş kazanır.