The Quartus Yönetim Kurulu Başkanı Tanyer Sönmezer, ‘Akıllı Çağ İçin İşbirliği’ başlığı altında Davos sonrası izlenimlerini paylaştı. Sönmezer izlenimlerinde, “akıllı bir çağ için insanın ileriye gittiği, dünyayı koruduğu, kârı her şeyin önüne koymadığı, beraberinde işin paydaşlarına fayda sağladığı bir dünya için işbirliği yapmamızın daha önemli olduğunu düşünüyorum. Jeoekonomi kavramını lütfen ajandalarınıza yazın, günlük hayatınızın içine alın. Yaptığınız işin jeoekonomik bir avantajı varsa bu büyümenizi kolaylaştıracak” notunu da düştü.
20-24 Ocak 2025 de gerçekleşen World Economic Forum’da tüm dünyadan CEO’ların katıldığı çalışmada önümüzdeki iki yılda en önemli beş risk olarak; yanlış bilginin ve eksik bilginin yayılması, aşırı iklim ve çevre hava olayları, devletler tarafından desteklenen uluslararası silahlı çatışmalar, sosyal polarizasyon, toplumların polarize olması ve siber güvenlik, siber casusluk ve siber savaşlar belirlendi.
The Quartus Yönetim Kurulu Başkanı Tanyer Sönmezer, ‘Akıllı Çağ İçin İşbirliği’ başlığı altında Davos sonrası izlenimlerini paylaştı. Bu yıl World Economic Forum’un katılımcılarının katıldığı çalışmada önümüzdeki iki yılda en önemli beş riski; eksik bilginin yayılması, aşırı iklim ve çevre hava olayları, uluslararası silahlı çatışmalar, toplumların polarize olması ve siber güvenlik ve siber savaşlar olarak belirlendiğini belirten Sönmezer’in paylaştığı izlenimler özetle şöyle:
Bu son önümüzdeki iki yılda görülen, beklenen risklerin başlıkları. Peki önümüzdeki on yıla bakarsak işte orada biraz resim değişti. Önümüzdeki on yılın beş başlığının dördü çevreyle ilgili.
- Aşırı hava ve iklim olayları.
- Biyoçeşitlilik ve ekosistemlerin çökmesi.
- Dünyanın kritik sistemlerinin çökmesi. Mesela bizdeki musilaj bunlardan sadece küçük bir örnek ya da İç Anadolu’da bolca görülmeye başlanan kum fırtınaları buna bir örnek.
- Doğal kaynakların azalması ve gittikçe daha fazla azalması. Dolayısıyla kaynaklar üzerinde yapılan savaşların artacak olma olasılığı.
- Yanlış bilgi ve eksik bilgilendirilerek yönlendirilen, polarize edilen toplumlar.
Bunlar önemli riskler olarak karşımıza çıktı. Ve bu risklerin çoğu aslında birbiriyle de ilişkili. Örneğin eşitsizlik, sosyal polarizasyonu etkiliyor. Ya da yanlış bilgilendirme, eksik bilgilendirme, bilgiyi yanlış yönlendirme, daha fazla sansür ve beraberinde takip ve insanlar üzerinde baskıyı getiriyor.
Ya da insan haklarındaki geriye doğru gidiş, Dünyanın bir yerinde yine sosyal ayaklanmalara ve daha çok daha sağlığın ve refahın azalmasına sebep oluyor. Bunlar riskli olarak karşımıza çıkanlardı.
Bu yıl önümüzdeki 10 yılın 5’te 4’ünün çevre olduğu risk döneminin, önümüzdeki yıl 5’te 5 çevre olacağını tahmin ediyorum. Çünkü daha önce birkaç kez söylediğim gibi insanlık bu gezegene bir savaş açtı, kazanırsa kaybedecek.
Bunu her yıl daha fazla görüyoruz. Yine her yıl ADP’nin yaptığı World Economic Forum’la beraber işin geleceği ve iş dünyasının geleceğiyle ilgili bir çalışma ve önemli bir rapor vardı. Bu raporun açılış cümlesi çok vurucu.
Şu anda şirketlerde her seviyedeki insanların temel yetkinliklerinin yüzde 39’u 2030’a kadar değişecek. Beğenelim beğenmeyelim bu değişim çok hızlı, çok net ve tüm işleri etkileyecek hale gelecek. İş modellerinin o yüzden gözden geçirilmesi gerekecek. Peki ne oluyor da bu iş dünyasında iş, iş yeri ve iş gücünde bu kadar büyük değişimler oluyor? Burada da 5 tane önemli itici güçten bahsedelim.
- Teknolojik değişimler. Şu anda hani “AI is the new black” yani yeni siyah artık yapay zeka her yerde onu görüyoruz. Hatta bu yıl yaka kartlarının bazılarında yapay zeka ile yaratılmış resimler vardı. Kendi resminizin yanında yapay zeka resmi konmuştu. Toplantıda hani bunun altını çizmek için yapılan şeylerden bir tanesiydi.
- Yeşil Dönüşüm. Enerjideki yeşil dönüşüm ve bunun yarattığı paralelinde getirdiği yeni işler ve yeni yetkinlikler.
- Jeoekonomik kırılmalar. Bu yılki toplantılara kadar hep jeopolitik duyardık, daha fazla jeoekonomik ve jeostratejik kelimelerini duyduk. Sanıyorum birazdan daha da yataya gireceğim. Jeoekonomik parçalanma ve kırılma önümüzdeki dönemin önemli boyutlarından biri olacak.
- Demografik değişimler. Nüfustaki demografideki değişimler, göçmenlerle ilgili oluşan değişimler, ülkelerin yapılarındaki değişimler iş gücünü etkiliyor.
- Ekonomik belirsizlik. Çoğu zaman ekonomiyle ilgili dertleri ve sıkıntıları kendi ülkemizde varmış gibi görüyoruz ama dünyada, özellikle de Avrupa’da işler öyle çok da iyi değil. Ekonomik belirsizlikler bizim hayatımızda o nedenle iş gücünde değişimler yaratıyor.
Bütün bu tür sunumlarda herkes en hızlı büyüyen işleri söylüyor. 2030’a kadar şu işler büyüyecek, şu işler büyüyecek diye. Neler bunlar? Evet, 2030’a kadar big data uzmanları büyüyecek, fintech mühendisleri büyüyecek, yapay zeka ve makine öğrenme uzmanları büyüyecek, yazılım ve uygulama geliştirmeciler büyüyecek. Güvenlik yöneticisi uzmanlar büyüyecek. Evet bunlar çok hızlı büyüyecek de en çok hangi işler büyüyecek? Burada başka bir resim çıkıyor. Genelde basında bunu pek görmüyorsunuz. Pek kimse de bu kısmıyla ilgilenmiyor. Çünkü bu kısmı o kadar çekici değil.
En çok büyüyecek işler;
- Çiftçiler, iş yapanlar, elleriyle iş yapanlar ve daha fazla tarımda çalışan kişiler. En çok büyüyecek iş grubu bu.
- Kamyonet ve son bir kilometreyi götüren, o dağıtımları yapan araçların şoförleri. Çok şaşırtıcı değil mi?
- Diğer tarafla ortak, yine yazılım ve uygulama geliştiricileri.
- Bina inşaatında çalışan inşaat işçileri, inşaattaki o finişerler, ve inşaatın içindeki kullanılan inşaat malzemeleriyle ilgili çalışılacak alanlardaki işçiler.
- Her ne kadar online artıyor da olsa da dükkanlardaki satış temsilcileri. En çok ve en büyük işler burada büyüyecek. Evet içinde teknoloji var ama en büyük alan hala burası.
Dolayısıyla ilk bölüm hızlı büyüyenler, ikinci bölüm en çok büyüyenler. Dolayısıyla ikisine dengeli bakmak gerekiyor. Beraberinde böyle bir dönem, 2030’a kadar iş yerlerinde peki nasıl teknolojik becerilere ve sosyo-duygusal becerilere ihtiyacımız var? Bu yıl ilk defa bu kullanılmaya başladı. Sosyo duygusal beceriler, bizim daha önce çok kullandığımız bir kavram şu anda artık bu raporun içine de girdi. 10 tane alanda iş gücünün sahip olması gereken beceriden bahsediliyor.
- Yapay zeka ve Büyük Veri. Veri toplamak bir sanat. Toplayamadığınız verinin yapay zekasının kıymeti yok. Toplayamadığınız verinin yapay zekasının hiçbir şekilde kaymağını yiyemiyorsunuz. Dolayısıyla veri toplama fikri ve yapay zeka ile ilişkisi.
- Networkler, bütün o teknoloji networkleri ve buradaki siber güvenlik uzmanlığı.
- Teknolojik okuryazarlık. Normal yazının, alfabenin okuryazarlığının ardından, duygusal okuryazarlık vardı. Şimdi onun üstüne bir de teknolojik okuryazarlık eklendi.
- Yaratıcı düşünme.
- Yılmazlık, esneklik ve çeviklik.
- Merak ve hayat boyu öğrenme. Eğer öğrenme esnekliğiniz yoksa, iş hayatında önümüzdeki on yıl hayatımız çok zor olacak.
- Liderlik ve sosyal etki yaratmak.
- Yetenek yönetimi.
- Analitik düşünme.
- Çevrenin hizmetkarı, çevre ve gezegenin hizmetkarı olmak.
Bu on kavram önümüzdeki dönemin kritik becerileri olarak karşımıza çıktı.
Tabii burada işçilerle yani çalışanlarla işverenler arasında da birçok konuda aynı şeyi düşünmekle beraber özellikle işverenler, emeklilik yaşının daha ileriye alınması gerektiğini düşünürken, çalışanlar bunun daha da geriye alınması gerektiğini düşünüyor. Fakat burada da temel bir sorun var. Bugün doğan çocukların 90 ve üzeri yaşayacağını düşünecek olursak, Dünyanın hiçbir sosyal güvenlik sistemi 60 yaşında emekli olmuş, 65 yaşında emekli olmuş birisine 30 yıl bakamayacak. Çünkü şu anda dünya nüfusu o hızla büyümüyor. Dolayısıyla burada bir çatışma olacağı aşikar.
Son olarak da yapay zeka, robotik ve enerji teknolojilerinde de ciddi bir iş dönüşümü var. AI ve bunun getirdiği dönüşüm %86 oranında, neredeyse tüm şirket süreçlerini etkileyecek. Robot kullanımı %58 oranında yapılan işlemlerin fiziksel ya da yazılım robotlarıyla değişmesini sağlayacak. %41 kullandığımız enerjinin yaratılması, depolanması ve dağıtımı %41 oranında değişecek.
Önümüzdeki dönem bunların hepsi hayatımıza girerken şu anda kullandığımız malzemelerin en az %30’u yepyeni malzemelerle değişecek. Başta belki de plastikle. 1953 yılına kadar hiç plastik kullanmayan insanlık o günden bugüne dünyayı plastikle doldurdu ve gezegene ciddi zarar verdi.
Bu dönüşümün çok güçlü bir şekilde ilerleyeceğini düşünüyoruz. Bunlar geleceğin çalışma dünyasıyla, geleceğin işiyle ilgili konulardır. Şimdi bu ikisi toplantının açılışında paylaşıldıktan sonra toplantının bu yıl 5 tane ana alt başlığı vardı. Akıllı çağda ve akıllı çağ için işbirliği hedefimiz iken geleceği nasıl şekillendireceği ile ilgili World Economic Forum, bütün toplantıları, bütün tartışmaları BEŞ ANA TEMA üzerinde yaptı.
Bunun ilki GÜVENİN YENİDEN İNŞASIYDI. İkincisi, ikinci ana tema BÜYÜMEYİ YENİDEN DÜŞÜNMEK. Üçüncü ana konu GEZEGENİ KORUMAK. Gezegeni korumaktan sonra dördüncü ana tema, AKILLI ÇAĞDA SANAYİLERİN nasıl evrileceğiydi. Beşinci konu belki de bizim en çok ilgilendiğimiz, profesyonel olarak da yönetim danışmanı olarak da zamanının büyük bir çoğunluğunu geçirdiğim konu İNSANLARA YATIRIM YAPMAK.
Tanyer Sönmezer, izlenimlerinde Trump’ın 23 Ocak’taki konuşmasıyla toplantının temasının Trump 2.0 dönemi için iş birliğine dönüştüğüne de dikkat çekerek, Trump’ın konuşması ile ilgili de özellikle aldığım notları da paylaştı. Sönmezer, notlarda; ticaret ve gümrük vergileri, ekonomik politikalar, savunma ve uluslararası ilişkiler, teknoloji sektörü, yerel girişimler konularına tek tek değindi.
İzlenimlerinde akıllı çağ için işbirliği başlığına da değinen Sönmezer, izlenimlerini şöyle aktardı: Akıllı çağ için işbirliği, evet. Ama sadece bunun için değil, adaletli, akıllı bir çağ için insanın ileriye gittiği, dünyayı koruduğu, kârı her şeyin önüne koymadığı, beraberinde işin paydaşlarına fayda sağladığı bir dünya için işbirliği yapmamızın daha önemli olduğunu düşünüyorum. Jeoekonomi kavramını lütfen ajandalarınıza yazın, günlük hayatınızın içine alın. Yaptığınız işin jeoekonomik bir avantajı varsa bu büyümenizi kolaylaştıracak. Jeopolitik artık tek başına yetmiyor. Bu yılın en vurucu şeylerinden bir tanesi benim adıma buydu. O nedenle önümüzdeki dönem için daha fazla iş birliği, daha fazla şirketler arası, şirketlerin içindeki bölümler arası iş birliği, ve toplumun bütün bölümleri arasında bu akıllı çağda işbirliği yaparsak önümüzdeki on yılda ülkemizin çok daha iyi bir yer olacağını düşünüyorum.
Bu yazı The Quartus Yönetim Kurulu Başkanı Tanyer Sönmezer’in 27 Ocak 2025 tarihli WEF 2025 Davos İzlenimlerinden alıntılanmıştır.