Zurich Türkiye CEO’su Yılmaz Yıldız, dünya için en büyük riskin eşitsizlik olduğunu belirterek, kısa, orta, uzun vadede dünya üzerinde her türlü eşitsizliğin artacağını söyledi. Yıldız, eşitsizliğin kapanması için de 700 milyar dolarlık kaynak gerektiğini de vurguladı. Yılmaz Yıldız, küresel riskler ve Ukrayna, Rusya savaşının ekonomi ve sigorta pazarına etkileri üzerine çarpıcı açıklamalar yaptı.
Zurich Türkiye CEO’su Yılmaz Yıldız, Küresel Riskler Raporu’nu değerlendirdi. Küresel Riskler Raporu’nun tamamı incelendiğinde öne çıkan unsurun, eşitsizlik olduğuna dikkat çeken Yıldız, kısa, orta, uzun vadede dünya üzerinde her türlü eşitsizliğin artacağına değindi.
Küresel Riskler Raporu 2022’yi değerlendiren Yıldız, rapora göre, ilk 5 riskin, 2’sinin çevresel, 3’ünün sosyal riskler olduğunu, önceki yıllarda ise ekonomik ve politik risklerin ön plana çıktığını, son dönemde ise sosyal ve çevresel risklerin ön plana çıktığını belirterek, “Birinci risk olağanüstü hava olayları, ikincisi genel olarak geçim sıkıntısı, üçüncüsü iklim değişikliği, dördüncüsü sosyal çalkantı. Diğer riskler ise sırasıyla; sosyal kutuplaşmanın getireceği riskler, bulaşıcı hastalıklar, akıl ve ruh sağlığı, siber riskler, borç krizleri, dijital eşitsizlik ve varlık balonları olarak gidiyor. Bunlar kısa vadeli riskler. Orta vadede ise benzer riskler ön plana çıkıyor ama borç krizi riski de dikkat çekiyor. Çünkü Covid döneminde tüm dünyada devletler kapanmalar sonrası ekonomiyi canlandırmak, sosyal güvenlik sistemlerini finanse etmek için ciddi bir borç yükü altına girdiler ve orta vadede bunların geri ödenmesi gerekiyor. Dolayısıyla bu risk olarak ön plana çıkıyor. Uzun vadeye baktığımız zaman ki, uzun vadeden kasıt 5 yıl ve ötesi, orada da öne çıkan 5 riskin 5’i de çevresel” dedi.
EKONOMİK EŞİTSİZLİK RİSKİ
Yılmaz Yıldız, Küresel Riskler Raporu’nun tamamı incelendiğinde öne çıkan unsurun, eşitsizlik olduğuna dikkat çekerek, kısa, orta, uzun vadede dünya üzerinde her türlü eşitsizliğin artacağına değindi. Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Eşitsizlik derken, hem ülkelerin içerisindeki eşitsizlik hem ülkeler arasında eşitsizlik olarak bakabiliriz. Olaya Covid açısından bakalım. Dünyada, kabaca 300 milyon Covid vakası olduğu, yaklaşık 6,5 milyon insanın yaşamını kaybettiği öngörülüyor. Buradaki en büyük eşitsizlik şu: Geliri en düşük ülkelerde aşılanma oranı yüzde 4, geliri en yüksek ülkelerde oran yüzde 70’lerde. Bu büyük bir eşitsizlik. İkinci eşitsizlik, dijital eşitsizlik. Covid ile dijital altyapının ne kadar önemli olduğunu gördük. Diğer taraftan dünya nüfusunun yüzde 40’ının internete ulaşımı yok. Bundan daha büyük bir eşitsizlik olabilir mi? Ayrıca 2024 itibariyle gelişmekte olan ülkelerin ekonomik büyüklüğü Covid öncesine göre yüzde 5 daha aşağıda olacak. Yani Covid öncesi 100 ise, gelişmekte olan ekonomilerin büyüklüğü, 2024 sonu itibariyle 95’e düşecek. Buna karşın gelişmiş ülkelerin ekonomilerinin büyüklüğü Covid öncesine göre yüzde 1 yukarıda olacak. İkisini de 100 olarak alın, gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerinin büyüklüğü iki yıl sonra 95 olacak, gelişmiş ülkelerin 101 olacak. Bu da başlı başına bir eşitsizlik.”
700 MİLYAR DOLARLIK KAYNAK GEREKİYOR
Bu eşitsizlik nedeniyle dünya üzerinde 51 milyon kişinin yoksulluk sınırının altına geleceğine de vurgu yapan Yıldız, “Eşitsizliğin kapanması için ne gerekiyor? Özellikle gelişmekte olan ülkelerde yatırımın artması gerekiyor. Bunun için de gelişmekte olan ülkelere yaklaşık 700 milyar dolarlık kaynak gerekiyor ki bu açığı kapatabilsinler. Ama özellikle son döneme baktığımızda iki şey var. Birincisi, gelişmekte olan ülkelerde borçluluk oranı. Devletlerin, kamunun borçluluk oranında ciddi bir artış var. İkincisi, özellikle FED’in faiz arttırma ve parasal sıkılaşma trendine girmesiyle beraber gelişmekte olan ülkelere akacak finansman kaynaklarında bir azalma var. Dolayısıyla burada da eşitsizlik var” şeklinde konuştu.
SAVAŞIN SİGORTAYA CİDDİ ETKİSİ VAR
Yılmaz Yıldız, Rusya, Ukrayna savaşının etkilerine de değinerek, bu konuda şu açıklamaları yaptı:
“İşin politik tarafını ön görmek çok zor, ekonomik tarafına baktığımızda şu söylenebilir. Rus ekonomisinin büyüklüğü aşağı yukarı İtalya kadar, 1,2 ile 1,3, trilyon dolarlık bir ekonomiden bahsediyoruz. Rusya ağırlıklı olarak bir emtia ihracatçısı ve 600 milyar dolar gibi ciddi bir cari fazla veriyor. Bir de Merkez Bankası rezervleri var. Yurtdışı finansman ihtiyacına olan gereksinimleri hakikaten çok az. Rusya, tam İran gibi yaptırım listesine girmedi. Neden? Çünkü Avrupa’da bir çok ülkenin enerji ithalatı yapması gerekiyor ama ne oldu; kişi bazında, sektör bazında şirket bazında belli yaptırımlar geliyor. Önümüzdeki dönem ne olacağını göreceğiz. Bunun tabi sigorta sektörüne de ciddi etkileri var. Çok yakından izlemek lazım ama özellikle emtia fiyatları üzerinde bu baskı devam edecek.”