Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca hazırlanan ve 2025-2028 yıllarını kapsayan Ulusal İstihdam Stratejisinde yaşlanan nüfusun yaratacağı tehlikeye detaylı yer verildi. Nüfusun yaşlanması, sosyal güvenlik sistemlerine ek bir yük getirirken, aynı zamanda bakım hizmetleri ve sağlık sektöründeki mal ve hizmet taleplerini de artırdığına vurgu yapıldı. İşte, İstihdam Stratejisi’nde yaşlanan nüfusa karşı 4 yılda alınacak tedbirler.
SİGORTA GAZETESİ/ÖZEL HABER
Yaşlanan nüfus ve buna bağlı olarak çalışma çağındaki nüfusun yarattığı tehlike Ulusal İstihdam Stratejisine de girdi. Çalışma çağındaki nüfusun artırılması ve yaşlı nüfusun refah seviyesinin artırılması için önümüzdeki 4 yıllık strateji de belirlendi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca hazırlanan ve 2025-2028 yıllarını kapsayan Ulusal İstihdam Stratejisi (UİS) Resmi Gazete’de yayımlandı.
Türkiye iş gücü piyasasında insana yakışır işleri yaygınlaştırırken, aynı zamanda ekonominin rekabet gücünü ve toplumsal refahı artırmak için planlı, koordineli ve motivasyonu yüksek bir çalışmanın yürütülmesinin zorunlu olduğu belirtilen strateji belgesinde, bir yandan işlerin geleceğini gözeten ve istihdamı destekleyen ileriye dönük politikalar geliştirirken, diğer yandan iş gücü piyasalarındaki yapısal sorunları çözerek istihdam oranını yükseltmenin amaçlandığı vurgulandı.
Ulusal İstihdam Stratejisinde yaşlanan nüfusun yaratacağı tehlikeye detaylı yer verildi. Nüfusun yaşlanması, sosyal güvenlik sistemlerine ek bir yük getirirken, aynı zamanda bakım hizmetleri ve sağlık sektöründeki mal ve hizmet taleplerini de artırdığına değinilen Strateji Planında, “Küresel düzeyde beceri uyumsuzluğunu artırma yönünde etkileri olan mega trendlerden ilki dünya nüfusunun artan yaşlanma eğilimidir. Yaşlanma, yaşlanan nüfus açısından yeni beceriler kazanmayı ve hızla değişen işgücü piyasalarına uyum sağlamayı güçleştirirken, çalışma çağındaki nüfus üzerinde istihdama ve sosyal güvenlik sisteminin finansmanına katılım baskısını ise artırmaktadır” denildi.
Ulusal İstihdam Stratejisinin 2025-2028’de Türkiye’nin demografik değişimi madde madde sıralandı. İşte o detaylar:
NÜFUS 2100 YILINDA 77 MİLYONUN ALTINA İNECEK
- Türkiye’deki nüfus artış hızı yıllar itibarıyla azalmaktadır. 2020 yılından itibaren bu oran yüzde 1’in altına düşmüş ve 2023 yılı itibarıyla yüzde 0,4 seviyesine gerilemiştir.
- Nüfus artış hızındaki yavaşlamanın temel nedenlerinden biri, doğum ve ölüm oranlarındaki değişimdir. 2014 yılında her bir ölüm başına 3,45 doğum gerçekleşirken, bu oran 2021 yılında 1,91’e, 2023 yılında ise 1,82’ye gerilemiştir. Toplam doğurganlık hızı, 2001 yılında 2,38 çocuk seviyesindeyken 2023 yılında 1,51’e düşmüş ve nüfusun yenilenme düzeyi olarak kabul edilen 2,10’un altında kalmıştır. Bu durum, doğurganlık oranlarının Türkiye’nin nüfusunun sürdürülebilir büyüme seviyesinin altında olduğunu ve gelecekte nüfusun azalması riskini beraberinde getirdiğini ortaya koymaktadır.
- Mevcut demografik eğilimlerin devam etmesi durumunda, Türkiye nüfusunun 2030 yılında 88 milyon 188 bin 221 kişiye, 2050 yılında ise 93 milyon 774 bin 618 kişiye ulaşması beklenmektedir. Bu ana senaryoya göre, nüfusun 2050’li yılların ortalarına kadar artış göstermesi, ardından azalmaya başlayarak 2100 yılında 77 milyonun altına inmesi öngörülmektedir.
- Düşük doğurganlık senaryosu dikkate alındığında, nüfusun 2044 yılında en yüksek seviyeye ulaşarak 89 milyon 959 bin 486 kişi olması ve 2100 yılında 55 milyonun altına düşmesi beklenmektedir. Öte yandan, yüksek doğurganlık senaryosu kapsamında, Türkiye nüfusunun 2056 yılında 100 milyonu aşacağı öngörülmektedir.
- Türkiye nüfusunun yaş gruplarına göre dağılımı incelendiğinde, nüfusun yüzde 21,5’inin 15 yaş altı, yüzde 68,3’ünün 15-64 yaş aralığında ve yüzde 10,2’sinin ise 65 yaş ve üzeri olduğu görülmektedir. Genç nüfus (15-24 yaş), toplam nüfusun yüzde 15,1’ini oluşturarak 12 milyon 872 bin 39 kişi olarak kaydedilmiştir.
- Nüfus yapısının analizinde önemli bir gösterge olan ortanca yaş, 2014 yılında 30,7 iken 2023 yılında 34’e yükselmiştir. Doğum oranlarının azalması ve ortalama yaşam süresinin uzaması ortanca yaşı artırmıştır.
65 YAŞ ÜZERİNİN NÜFUS İÇİNDEKİ ORANI %10,2’YE YÜKSELDİ
- Dünya genelinde yaşlı bağımlılık oranlarının sürekli arttığı görülmektedir. 1990’larda her 100 çalışma çağındaki (15-64 yaş arası nüfus) kişiye düşen yaşlı sayısı 10 iken bu sayı 2023’te 15’e yükselmiştir.
- Dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki payı artmaktadır. Türkiye’de 65 yaş ve üzeri olarak kabul edilen yaşlı nüfusun oranı, 2014’te yüzde 8 iken 2023’te yüzde 10,2’ye yükselmiştir. Nüfusun yaşlanması, sosyal güvenlik sistemlerine ek bir yük getirirken, aynı zamanda bakım hizmetleri ve sağlık sektöründeki mal ve hizmet taleplerini de artırmaktadır.
- Diğer bir bağımlılık oranı ise, 15 yaşından küçük ve 64 yaşından büyük olanların toplam çalışma çağındaki nüfus (15-64) içindeki payıdır. Türkiye yüzde 46,3’lük oranı ile %55,1 oranı olan dünya ortalaması ve yüzde 56,9 oranı olan Avrupa Birliği (AB) ülkeleriyle kıyaslandığında bu açıdan daha iyi bir konumdadır.
- Nüfusun yaşlanması ve doğurganlık oranlarının düşmesi, birçok ülkede işgücü açığı yaratmış ve bu açığın kapatılması için göç politikalarına duyulan ihtiyacı artırmıştır.
YAŞ BAĞIMLILIK ORANI YÜZDE 70 DÜZEYİNE ÇIKACAK
- Küresel düzeyde beceri uyumsuzluğunu artırma yönünde etkileri olan mega trendlerden ilki dünya nüfusunun artan yaşlanma eğilimidir. Yaşlanma, yaşlanan nüfus açısından yeni beceriler kazanmayı ve hızla değişen işgücü piyasalarına uyum sağlamayı güçleştirirken, çalışma çağındaki nüfus üzerinde istihdama ve sosyal güvenlik sisteminin finansmanına katılım baskısını ise artırmaktadır.
- Yaşlı bağımlılık oranları, dünya genelinde son yıllarda belirgin bir artış eğilimi göstermektedir. AB ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkelerinde ortalama yaşlı bağımlılık oranları günümüzde Türkiye’nin yaklaşık iki katı seviyesindedir. Ancak, Türkiye’de bu oranın uzun vadede bu ülkelerin beklenen ortalama değerlerine hızla yaklaşacağı öngörülmektedir.
- Önümüzdeki on yıllarda, çocuk bağımlılık oranında sınırlı bir gerileme beklenirken, 2023 yılı itibarıyla yüzde 15 düzeyinde olan yaşlı bağımlılık oranının hızla artacağı ve toplam yaş bağımlılık oranının 2080 yılında yüzde 70 düzeyine kadar ulaşabileceği tahmin edilmektedir.
- Bu bağlamda, işgücünün verimliliğini artıran temel bir unsur olarak beceri uyumu, yaşlanma eğilimindeki ivmelenmenin istihdam üzerinde yarattığı baskıyı hafifletmekte kritik bir rol oynamaktadır. Beceri uyumu, yalnızca çalışma hayatının verimliliğini artırmakla sınırlı kalmayıp, toplumsal refahın sürdürülebilirliğinde de stratejik bir belirleyici olarak değerlendirilmektedir.
YAŞLILARA YÖNELİK AKTİF İŞGÜCÜ TEDBİRLERİ
- İşgücü piyasasında görece yaşlı yaş grupları, genellikle çalışma çağının sonlarına yaklaşan, bir diğer ifadeyle 55-64 yaş grubundakileri içermektedir. Ancak yaşlılara yönelik aktif istihdam tedbirleri uygulayan bazı ülkelerde, alt yaş sınırı 45 ya da 50 gibi daha düşük bir seviyede de belirlenebilmektedir.
- 55 yaş ve üstü nüfusun istihdam oranının yüksek olması aktif yaşlanma endeksi puan değerini artırarak ülkelerin aktif yaşlanma potansiyelini olumlu etkilemektedir. Bu kapsamda da birçok AB ülkesi, yaşlılara yönelik aktif işgücü piyasası tedbirlerini uygulamaktadır. Söz konusu tedbirler arasında yaşlı istihdamına yönelik finansal teşvikler, kamu istihdam kurumlarının yaşlılara yönelik iş arama desteği ve işe yerleştirme hizmetleri ile kendi hesabına çalışma ve girişimciliğin teşvik edilmesi belirtilebilmektedir.
- 2023 yılı TÜİK işgücü verilerine göre toplam işgücünün yüzde 3’ünü, işgücüne dahil olmayanların ise yüzde 24,6’sını 65 yaş ve üzeri kişiler oluşturmaktadır. 65 yaş ve üzeri nüfusun işgücüne katılma oranı yüzde 12,2 iken istihdam oranı da yüzde 11,9’dur. Ülkemizde işgücünde yer almayanların dörtte birini oluşturan 65 yaş ve üzeri kişilerin işgücüne dahil olmama nedenlerinin tespit edilmesi, çalışabilir durumda olanların işgücüne girmelerinin sağlanması hem toplam işgücü verilerine katkı sağlaması hem de 65 yaş ve üzeri kişilerin ekonomik ve sosyal hayata kazandırılması yoluyla aktif yaşlanmanın teşvik edilmesi açısından önem arz etmektedir.
- Aktif yaşlanma yaklaşımı, Türkiye’nin ulusal politika belgelerinde de yer bulmaktadır. On İkinci Kalkınma Planı’nda, yaşlıların yaşam kalitesinin yükseltilmesi için ekonomik ve sosyal hayata etkin şekilde katılabilmeleri, aktif ve bağımsız olarak yaşamlarını sürdürebilmeleri, aktif yaşlanma ortamlarının oluşturulması ve kaliteli bakım ve sağlık hizmetlerinden yararlanmaları temel amaç olarak belirtilmiştir. Yaşlılara yönelik eğitim ve yaşam boyu öğrenme olanaklarının geliştirilmesi, yaşlı bireylerin ekonomik koşullarının iyileştirilmesi ve yaşlıların sosyal dışlanmalarının önlenmesi gibi tedbirler yoluyla yaşlı kişilerin yaşam koşullarının daha iyi hale getirilmesi hedeflenmiştir.