DASK Yönetim Kurulu Başkanı Mete Güler, zorunlu deprem sigortasında önemli sigortalılık oranlarına ulaşıldığını belirterek, “Japonya’da sigortalılık oranı yüzde 30, Kaliforniya’da yüzde 15’lerde. Biz de ise yüzde 58” dedi.
Türkiye Sigorta Birliği’nin Sigorta Haftası dolayısıyla düzenlediği ‘Türkiye Doğal Afetlere Karşı Nasıl Hazırlanıyor? Sigorta Sektörü Bu Süreçte Nasıl Bir Rol Üstlenecek?’ panelinde konuşan DASK Yönetim Kurulu Başkanı Mete Güler, DASK’ın kurulduğu yıllarda deprem teminatı içeren poliçe sayısının yüzde 4’lerde olduğunu, konutlarda sigortalılık oranının yüzde 58’lere ulaştığını söyledi. Güler, 21 yıllık mazisinde DASK’ın çok önemli sigortalılık oranına ulaştığını, bunun da bir başarı hikayesi olduğunu kaydetti.
Hedefimiz Yüzde 100 Sigortalılık Oranı
Mete Güler, deprem sigortalılık oranlarını diğer ülkelerle de kıyaslayarak, “Mesela deprem kuşağı olan Japonya’da sigortalılık oranı yüzde 30’larda. Kaliforniya’da yüzde 15 olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla biz şu anda 20 senelik bir dönemde yaklaşık yüzde 58’lik bir genel sigortalılık oranına ulaşmış durumdayız. DASK açısından bu yeterli mi; değil. DASK’ın temel hedefi sigortalılık oranını yüzde 100’e ulaştırmak. DASK’ın bilinirliği gerçekten çok yüksek. Kuruma duyulan güvenin de çok yüksek seviyelere ulaştığını rahatlıkla söyleyebilirim” dedi.
Elazığ, İzmir Depremlerinde 640 Milyon TL Hasar Ödedik
Mete Güler, DASK’ın, depremlerde ödediği hasara da değinerek, “Elazığ depremi sonrasında yaklaşık 300 milyon TL, İzmir depremi sonrası da 340 milyon TL tazminat ödemesi yaptık. Toplamda 640 milyon TL’lik tazminat ödemesi yaptığımızı söyleyebilirim” şeklinde konuştu.
Afetlere Karşı Teminat Sorunu Bulunmuyor
Mete Güler, DASK’ın, deprem dışındaki afetlere karşı da sigorta teminatı vermesi konusuna da değinerek, şu açıklamaları yaptı:
“Mevzuatımız, sigorta şirketlerince teminat verilememesi durumu ve kamu menfaati, kamu yararı gözetildiğinde ve gerek görüldüğünde teminat verilebileceğine imkan sağlıyor. Dolayısıyla eğer ihtiyaç görülmesi durumunda ve kamu yararı açısından gerek görülmesi durumunda bu teminatın verilmesinin mevzuat açısından bir sakınca bulunmuyor. Bir de sigortacılık ilkeleri açısından bunu analiz etmekte fayda var. Çünkü burada zorunlu bir deprem sigortası yapıyoruz ve tüm vatandaşlarımız için ülke genelinde benzer riskler için temel bir teminat sağlıyoruz. Vatandaşlar açısından diğer doğal afetlerin de aynı riske sahip olmasını bekleriz ki, zorunlu sigorta uygulamasına getirebilelim. Sigorta sektöründe diğer doğal afetler yönünden bir kapasite ve teminat boşluğu olduğunu görmüyoruz. Hatta bu teminatın daha üstündeki teminatları vatandaşlarımız sigorta sektöründe edinebiliyorlar.”