Otonom ve elektrikli araçlar 200 milyar dolar hacme sahip araç kaskosu kapsamının yenilenmesini zorunlu hale getiriyor. IOT, yapay zeka ve navigasyon teknolojilerinin otomotiv sektörü ile entegrasyonunun ardından hız kazanan sürücüsüz araç üretiminin piyasayı domine etmesi bekleniyor. Otomotiv sanayisine bağlı tüm sektörler bu dönüşümden etkileniyor. Sigorta sektörünün bu gelişme karşısında nasıl tavır alacağı ise belirsizliğini koruyor.
Otomotiv sanayisi sürdürülebilir hareketlilik kavramına odaklandı. Elektrikli ve hibrit araçların yanı sıra, dünün film ve romanlarına konu olan sürücüsüz araçlar, ürün kataloglarına girmeye başladı bile.
Dünya üzerinde 10 milyondan fazla elektrikli aracın dolaşımda olduğu ve 2020 yılı satış rakamının 120 milyar dolara ulaştığı biliniyor. Otomotiv şirketlerinin otonom araç üretimlerine hız kazandırmaları ile birlikte elektrikli araç pazarının yıllık pazar payının yüzde 45’e ulaşması bekleniyor. Sürücüsüz araç pazarı ise, yıllık ortalama yüzde 16 oranında büyüyor. Eğer üretim planlandığı gibi giderse 2030 yılına kadar hibrit araba pazarının 800 milyar, otonom otomobil pazarının 60 milyar dolara ulaşacağı öngörülüyor.
Sürücüsüz araçlar otomotiv sektörünü domine ederken sigorta sektörü paydaşlarını; hukuki, finansal ve yazılımsal olarak hizmetlerini modernleştirmeye odaklanmaya zorunlu bırakıyor. Şu anki hacmi 700 milyar dolar olan araç sigortacılığını da dönüştüreceği tahmin ediliyor.
Endüstri 4.0 Araç Sigortacılığını Değiştirecek
Otonom ve elektrikli araçlar, akıllı sürüş deneyimini artıracak. Bu da sigortacılık açısından risk kriterlerinin değişmesi anlamına geliyor. Monopoli Sigorta Kurucu Ortağı ve CEO’su Erol Esentürk, yaptığı açıklamada “Sayıları giderek artan elektrikli araçlar, çevreci özellikleri, konforları ve gelişen menzilleri ile birlikte daha çok tercih edilmeye başlandı. Elektrikli araçlarla beraber sürücüsüz modeller de yaygınlaşmaya başladı. Tüm sigortalarda olduğu gibi, kasko sigortası da risklerin hesaplanması ve hasar frekanslarına göre fiyatlanmakta ve araç sahiplerine sunulmakta. Yeni dönemde, sigorta şirketlerinin prim hesaplaması için yeni yöntemler belirlemesi kaçınılmaz olacak. Yeni dönemin primleri düşürmesini ve araç ömürlerini uzatmasını bekliyorum. Burada en önemli nokta, otonom araçların yapacağı olası kazalarda, sigorta şirketlerinin sorumlu olarak araç sahibini mi, aracı üreten firmayı mı sorumlu tutacağı. Belki de bugüne göre bambaşka bakış açıları ortaya çıkacak” diye konuştu.
Hasar Durumunda Sorumluluğun Kimde Olacağı Net Değil
Sigorta sektörünün bu sürece uyumlanması için dijitalleşme stratejilerini bir an evvel belirlemeleri gerektiğinin altını çizen Erol Esentürk şunları söyledi:
“Artık sigorta 4.0 devrine girildi. Bugün araç servisleri ile sıkı bir ilişki içerisinde olan şirketler, yazılımın daha ön plana çıkması ile birlikte bilişim sektörüne de yatırımlar yapması gerekecek. Bireysel ya da ticari fark etmeksizin, olası hasar durumlarında sorumluluğun kimde olacağı halen net değil. Bu konuların dünyada netleşmesi ile birlikte, poliçelerde yeni tanımlamalar ve yaklaşımlar getirilmesi gerekecek. Şu anda çoğunlukla şoför kaynaklı kazalardansa, ileride yazılımsal sorunsal ya da anlık internet kesintisi gibi sorunlar belki kazalara sebebiyet verecek. Kaza frekansı oldukça düşecek ancak olası kazalarda da sorumlunun tespiti bugüne göre daha zor olacak. Şu anda uçak kazalarında gördüğümüz inceleme süreçlerine benzer süreçler görebiliriz. Bu da, hasar sonrası periyotlarını uzatabileceği gibi daha komplike bir hale de getirebilir.”