Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, gelişmiş ülkelerde sigorta şirketlerinin bankaların sahipleri iken Türkiye’de bankaların sigorta şirketlerinin sahibi olduğuna değinerek, “İleride banka sahibi olabilecek bir sigorta ve emeklilik sektörünün yapı taşlarını şimdiden örmeniz, böyle bir dönüşümü bugünden başlatmanız önem taşıyor. Elbette bu dönüşüm, her hanenin ve ticari işletmenin sigorta ve emeklilik ürünleri ile tanışmasıyla mümkün olacak” dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, bankacılık sektörünün yanında sermaye piyasalarının ve sigorta sektörünün de ekonomik faaliyete daha fazla destek olmasını amaçladıklarını açıkladı.
Sigorta ve bireysel emeklilik sektörünün son 20 senede kayda değer gelişim gösterdiğini, bireysel emeklilik şirketlerinin fon büyüklüğünün 183 milyar lirayı aşarken, otomatik katılım sistemi ile birlikte katılımcı sayısının 13 milyonu bulduğunu belirten Elvan, “Devletimiz 2013’ten bu yana BES’e yüzde 25 destek sağlayarak sektörün istikrarlı bir şekilde büyümesine katkıda bulundu. Ancak halen uygulamaların tabana yayılması, yani daha çok vatandaşımızın bu imkanlardan faydalanması konusunda atılması gereken adımlar var” dedi.
“Türk Sigortacılık Sektörü Neden Hala Arzuladığımız Seviyede Gelişmiyor?”
Türkiye Sigorta Birliği’nin çevrim içi düzenlediği Genel Kurul Toplantısına videolu mesajı ile katılıp, sigortacılık ve BES hakkında açıklamalarda bulunan Lütfi Elvan, sigorta sektörünün ekonomiye sağladığı teminatın 130 trilyon lira ile milli gelirin 26 katına ulaştığını, geçen sene sektörde 262 milyar liralık fon oluşturulduğunu, sektörün geçen yıl 44 milyar liralık tazminat üstlendiğini ifade ederek, şu açıklamaları yaptı:
“Malatya, Elazığ ve İzmir depremlerinde ülkemizin çeşitli bölgelerinde yaşanan sel felaketlerinde ve tüm dünyayı etkileyen kovid-19 sürecinde sigortacılık sektörünün gösterdiği özverinin şahitleriyiz. Ancak burada altını özellikle çizmek istediğim bir husus bulunuyor. Bakınız finansal sektörümüzde bankacılık sektörünün payı yüzde 85’in üzerindeyken sigortacılık sektörünün aldığı pay sadece yüzde 4,5 seviyesinde. Avrupa’ya baktığımızda bankacılık sektörünün aldığı pay yüzde 50’ler civarında iken sigortacılık sektörünün finansal sektörden aldığı pay yüzde 20’lere çıkabiliyor. Dolayısıyla şu sorunun cevabını çok net bulmamız gerekiyor: Türk sigortacılık sektörü neden hala arzuladığımız seviyede gelişmiyor? Son 20 yılda atılan adımlar elbette önemli ancak hala ulaşamadığımız çok ciddi potansiyel söz konusu. Bu potansiyeli de ekonomiye kazandırmak için ne yapmak gerekiyorsa kamu tarafı olarak biz hazırız. Gerek yapısal gerekse idari düzenlemelerle sektörün önünü açacak her türlü yapıcı adım atmaya da kararlıyız.”
“Yurtiçi Tasarrufları Artırmak Amacıyla İki Temel Adım Attık”
Lütfi Elvan, bu kapsamda BES’in, kapsamını genişletip yurtiçi tasarrufları artırmak amacıyla iki temel adım attıklarını da vurgulayarak, “Elbette bunlar henüz yeterli değil. Atmamız gereken daha adımlar var. Ancak bu iki adımdan bahsetmek istiyorum. 18 yaş altı çocukları adına birikim yapmak isteyen ebeveynler artık bireysel emeklilik sisteminde birikim yapabilecekler. Bu düzenlemeyle gençlerimizin ve çocuklarımızın erken yaşlarda tasarruf bilinciyle buluşmasını da sağlamış olacağız. Bununla birlikte BES dışında özel emeklilik hizmeti veren sandık, vakıf ve benzeri kuruluşlar nezdindeki birikimlerin BES’e aktarılmasını da mümkün kıldık. Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu’na da sektörün gelişimi ve ilerlemesi için yürüttükleri çalışmalar için teşekkür etmek istiyorum” dedi.
“Büyük Düşünün, Ezberleri Bozun”
Lütfi Elvan, konuşmasında sektörden beklentilerini de sıralayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Beklentimiz, daha da büyük düşünmeniz ve ezberleri bozmanız. Hep söylenen bir söz vardır; gelişmiş ülkelerde sigorta şirketleri bankaların sahipleri iken bizde bankalar sigorta şirketlerinin sahibidir. Dolayısıyla ileride banka sahibi olabilecek bir sigorta ve emeklilik sektörünün yapı taşlarını şimdiden örmeniz, böyle bir dönüşümü bugünden başlatmanız önem taşıyor. Elbette bu dönüşüm, her hanenin ve ticari işletmenin sigorta ve emeklilik ürünleri ile tanışmasıyla mümkün olacak.
Bu kapsamda sizlerden dört temel beklentimiz bulunuyor. Birincisi, sigorta bilincinin daha geniş kitlelere ulaştırılması için gerekli tanıtım ve iletişim çalışmalarına hız kazandırın. İkincisi, değişen dünya ve ticaret koşullarına uygun yeni ürünler geliştirin ve hizmete sunun. Örneğin, ülkemizin ticaret kapasitesini artıracak olan alacak ve kefalet sigortası gibi ürünleri daha da yaygınlaştırmaya odaklanmamız gerekiyor. Üçüncüsü, katılım sigortacılığının geliştirilmesi noktasında ülkemizi lider ülkelerden biri yapmak için kollarınızı sıvayın. Bu vesile ile şirketlerimizi katılım sigortacılığı yapmaya ve bu alandaki fırsatları değerlendirmeye davet ediyorum.
Dördüncüsü özellikle dijital alanda yaşanan önemli gelişmeleri de mutlaka dikkate almamız gerekiyor. Şunu çok net ifade edeyim; eğer vatandaşlarımız tasarruf ve birikim yapmak için bireysel emeklilik sistemini hayatlarının merkezine koyarlarsa, bugün için yüzde 2.5 seviyelerinde olan emeklilik fon varlıklarının milli gelire oranı hızlı bir artış eğilimine girer. Bakınız OECD ülkelerinde bu oran ortalama yüzde 126 seviyesinde. Muazzam bir farktan bahsediyoruz.”
Lütfi Elvan, önümüzdeki süreçte emeklilik fonlarının milli gelire oranının artırılması halinde sermaye piyasalarının derinleşeceğini, yatırımlar için ihtiyaç duyulan uzun vadeli ve düşük maliyetli finansman imkanlarına daha kolay erişileceğini de sözlerine ekledi.