AXA Türkiye CEO’su Yavuz Ölken, düzenlediği basın toplantısı ile sigorta sektörünün ve AXA Türkiye’nin 2025 sonuçlarını ve 2026 beklentilerini değerlendirdi. Ölken, 2025’in sektör açısından iyi bir yıl olduğunu, 2026’nın ise şirketler ve acenteler açısından zor, müşteriler açısından da makul bir yıl olacağını söyledi.
Editör: AYTAÇ NALLAR
AXA Türkiye CEO’su Yavuz Ölken, sigorta sektörünün ve AXA Türkiye’nin 2025 sonuçlarını ve 2026 beklentilerini paylaşmak üzere bir grup gazeteci ile bir araya geldi.
2025 yılını değerlendiren Yavuz Ölken, sene başındaki gelişmelerle sene sonundaki gelişmelerin farklı olduğunu, sene başında şirketlerin zor ve farklı bir yıla başladığını belirterek, sene sonuna gelindiğinde rekabetin yeniden gündeme geldiğini söyledi. Sigorta sektörünün kendi ekosisteminde riskleri yönetebildiğini, bundan dolayı da rekabet edebildiğini ve bu rekabeti de müşteri lehine kullanabildiğini ifade eden Ölken, “Zaten sigortacılığın temel unsuru da bu. Bazı yıllar ve dönemler vardır ki, finansal gelirler iyidir, teknik fiyatlamayı birazcık ileri doğru bekletirsiniz. 2025 böyle bir yıl olarak tamamlanıyor” dedi.
BÜYÜDÜK AMA SİGORTALI SAYISI İSTENEN KADAR ARTMADI
Bunda yüksek faiz ortamının etkisinin de büyük olduğunu kaydeden Ölken, sektörün enflasyonun üzerinde büyüdüğünü, bunun da enflasyonun 7-8 puan üzerinde büyüme anlamına geldiğini belirtti. Büyümeye rağmen, sigortalı sayısının istenen seviyede artmadığını, sigortalanma oranının istenen seviyede gelişmediğini vurgulayan Ölken, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yılın ilk çeyreği ve ikinci çeyreğin bir kısmındaki yükselen fiyat hareketlerinin getirdiği büyümeden istifade ettik. Ama yeteri kadar sigortalanma oranını ve sigortalı sayısını ya da poliçe sayısını arttırdığımızı söyleyemeyiz. Bunlar bizim için 2025 adına önemli bulgular. Sigorta sektörü farklı bir kimlik de taşıdı, onu da yorumlayalım. Finansal getiriler yükseldiğinde bunun bir kısmı tabii ki doğal olarak rekabette kullanılan bir unsur haline gelir. Ama diğer taraftan sigorta sektörü finansal çeviklik dediğimiz o geleceğe hazır olma hali içinde önemli adımlar attı, gibi gözüküyor. Bu ne demek? Sermaye yeterlilik oranlarında belirgin iyileşmelerin yaşandığı bir yıl oldu. Bu önemli. Diğer taraftan SEDDK’nın en hassas olduğu konulardan bir tanesi de şirketlerin finansal yeterliliği, yani geleceğe daha hazır hale gelmeleri. Bu konuda da ben olumlu adımların olduğunu ve şirketlerin geleceğe daha hazır olmak adına teknik sonuçlarını, rezervlerini güçlendirerek devam ettireceklerini bekliyorum. Yılsonundaki bilançolarda göreceğiz.”
AXA TÜRKİYE İÇİN 2025 EN VERİMLİ YILLARIMIZDAN BİRİ
Yavuz Ölken, AXA Türkiye’nin, 2025 sonuçlarına da değinerek, üretimden teknik rezervlere, sermaye yeterliliğinden büyüme oranlarına, müşteri sayısındaki gelişime kadar sektörden pozitif ayrıştıklarını vurguladı. Ölken, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Pozitif ayrışmak ne demek? Pazar payınız artıyorsa pozitif ayrışmışsınızdır. Hayat dışı branşlarda 7-8 puanlık daha fazla büyüme bekliyoruz. 85 milyar TL’nin üzerinde prim üretimi göreceğiz, hayat dışında. Bütün bunlar bizim için verimli bir yılı işaret ediyor. Karlılık tarafında da kendi finansal büyüklüğümüze göre hem sermayenin getirisi olarak hem özkaynak karlılığı olarak hem vergi sonrası kar olarak sektördeki pozisyonumuzu koruyor ve ilerletiyoruz. Bu ne demek? AXA Türkiye’nin pazar payı yüzde 8.2 ile kapanacak gibi gözüküyor ama karlılık sıralamasına girdiğimizde AXA Türkiye’nin yarattığı karlılığın pazar payından daha olumlu olacağını, daha yüksek olacağını düşünüyoruz. Teknik rezervlerimizin mevzuatın belirlediği üst sınırlarda olduğunu da söylemem lazım. Bütün bunlar bizim için 2026’ya hazır olma hali. Toplam performansa baktığımda, şirketin bilançosunu oluşturan bütün kalemlerde; yani üretim, hasar, maliyet yönetimi, genel gider yönetimi, komisyon verimliliği, acente verimliliği, kanal verimliliği gibi baktığımızda, 2025’in en verimli yıllarımızdan bir tanesi olduğunu söylemem lazım” dedi.
DÖNÜŞÜM TERCİHTİR, BİZ BUNUN KARARINI VERDİK
Yavuz Ölken, şirketin yeni mottosu olan ‘empati güvencesi’ hakkında da değerlendirmelerde bulundu. Teknoloji ile birlikte her şeyin değiştiğini belirten Ölken, “Buna uyumlanma ihtiyacı aslında bizim empati güvencesi dediğimiz şey. Müşteri beklentisi değişirken acente beklentileri de değişiyor. Acente davranış ekonomisi değişiyor. Acentenin büyüme iştahı değişiyor, birdenbire çoklu acenteye dönüşmek istiyor. Dijital acente olacağım diyor, şube işi yapacağım diyor. Yani dün bildiğimiz normaller bugün geçerli değil” dedi.
Empati güvencesinin tüm sektöre örnek olacağına da dikkat çeken Ölken, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dönüşüm bir tercihtir, biz onun kararını verdik. Biz geleceğe uyumlu olmak zorundayız. Dönüşümün kaçınılmaz bir karar olduğuna inanıyoruz ve bunun da başında empati güvencesi var. Empati güvencesinin içine doğru daldığımızda şunu görüyoruz. Değişen davranışlara göre, müşteri davranış ekonomisine göre, beklentilere göre de ürünü değiştireceksin. Ürüne bakış açını değiştireceksin. Hizmeti değiştireceksin. Acentenin kafasında verimlilik ne, onu değiştireceksin. Çapraz satış ne, onu konuşacaksın. İki yıldır bölge toplantılarında çapraz satışı konuşuyoruz. Bütün sektör 2025’te çapraz satış kampanyası yapıyor. Çapraz satış yapmadan sigortacılık olmaz. Çapraz satışı acentemizle paylaşıp öğretmemiz lazım. Bu da bir empatidir.”
EMPATİ GÜVENCESİYLE MÜŞTERİYİ DİNLİYORUZ
Empati güvencesi kapsamında müşteriyi dinledikçe ürünlerin yetersiz, müşterinin derinliğine indikçe ürünlerin karmaşık olduğunu gördüklerini, müşteriyi dinledikçe provizyon sistemlerinin, asistans sistemlerinin elden geçmesi gerektiğinin ortaya çıktığını belirten Ölken, “Empati güvencesinde şöyle bir örnek vereceğim. Biz Çiftçi Paket Sigortası yaptık. TARSİM’den zarar tazmin ettiyse ben de sana 5 bin lira finansal destek ödeyeceğim diyorum. Arkadaşlarımız her ay sonu TARSİM’den tazminat alan çiftçilerimizi, bizde sigorta olanları tarıyorlar. Bize hasar başvurusu yapmamışlar. Çiftçinin sigortaya olan yaklaşımı biraz daha farklı olduğu için aklına gelmemiş, unutmuş. Sekiz çiftçimize biz finansal destek tazminatını ödedik. Empati güvencesi budur. Bu ülkede sigortacılığı ileri taşıyacaksak sigorta şirketlerinin bu şekilde bir bakış açısına sahip olması lazım” dedi.
YAVER 100 MİLYON TL’NİN ÜZERİNDE ÇAPRAZ SATIŞ YAPTI
Yavuz Ölken, yapay zekanın sigortacılıkta kullanımı hakkında da bilgiler verdi. Yapay zekayı kullanmanın kolay, ancak bir organizasyonun yapay zekadan nasıl istifade edeceğine karar vermenin zor olduğunu ifade eden Ölken, şunları söyledi:
“Bir şirketin yapay zekadan ve büyük veriden ne beklediğine karar vermesi lazım. Burada herkesin aklı önce sadeleşmeye, verimliliğe, tasarrufa, hasar maliyetlerini kontrol etmeye, sahte hasara gidiyor. Bunlar zaten artık sigortacılıkta olmazsa olmaz. Bunları yapmıyorsanız zaten güçlü bir bilanço üretme şansınız yok. Yani yapay zekayı, büyük veriyi, robotik prosesleri kültürünüzün içine oturtmamışsanız güçlü bir bilanço yönetemezsiniz. Biz, büyüme yolculuğunda yapay zekayı kullanmayı tercih ettik. Ama asıl farkımız şu oldu. Müşteri verisini o kadar iyi kullanabilir durumdayız ki, çapraz satış, üst satış; Yaver Gpt, yapay zeka çözümümüzün temel odağına dönüştü. Son iki ayda 100 milyon TL’nin üzerinde çapraz satış yaptı Yaver. Sistemi kullanan acentelerimizin 15-20 milyon TL komisyon geliri ile karşı karşıya kalmasına imkan sağladı. Bunun için de 2026 bütçemizi biraz değiştirdik. Yapay zeka ve büyük verinin bize getirdiği fırsatlarla üretim tarafını yüzde 5 daha büyütebileceğimizi, karlılık tarafına da yüzde 10 daha ilave koyabileceğimizi söyledik. Çok cesaretli bir yönetim taahhütüdür ama bu böyle gözüküyor.”
2026 ŞİRKETLER İÇİN ZOR, MÜŞTERİ İÇİN MAKUL YIL OLACAK
Yavuz Ölken, sektör açısından 2026 yılını da değerlendirdi. 2026’nın büyüme açısından zor bir yıl olacağına dikkat çeken Ölken, bu konuda şunları söyledi:
“Hangi açıdan zorlu? Büyüme, acente ve şirketler açısından zorlu, müşteri açısından en makul yıllardan biri olacak. Çünkü reasürans tarafından, dünya global pazarından gelen esnemeler var. Çarpan fiyatlar bir miktar esnerse aşağı doğru ki, görüyoruz esniyor, sigorta bedelleri de artık hiperenflasyon olmadığından, enflasyon olduğundan ülkemizde; sigorta bedelleri de çok artmayacağı için primlerde organik büyüme sınırlı kalacak. Geçen sene ortalama prim bir tesis veya bir ev için yüzde 50 artarak geliyorsa, bu yıl belki yüzde 30 artarak gelecek. Çünkü bedeller yukarı çıkmıyor. Bunun sonucunda şirketlerin bir büyüme sarmalı problemi var. Acentelerin de gelirlerinde baskı yaratma problemi var. Zorluk var mı? Evet var. Hangi yıla göre 2024-2025’e göre büyüme, komisyon gelirleri ve sigorta primlerinin artması yönünde bir tehdit var önümüzde. Zorluk derecesi yüksek. Nasıl bertaraf edilir? Daha çok sigorta satacağız. Tam da sigortacı olma zamanı. Tam da çok çalışma zamanı. Tam da sıcak çalışma zamanı, tam da sahada olma zamanı.”
TÜRKİYE 12 ÖRNEK ÜLKE ARASINDA DEĞERLENDİRİLDİ
Yavuz Ölken, AXA Global içinde AXA Türkiye’nin konumundan da bahsetti. Türkiye’nin özgül ağırlığının her zaman önemli olduğunu, sadece üretimi ve karıyla değil; teknolojisiyle, modeliyle, çalışma kültürüyle 51 ülke içinde ilk 12 konuma soktuğunu söyledi. AXA üst yönetiminin bir toplantısında Türkiye’nin 12 örnek ülke arasında değerlendirildiğini vurgulayan Ölken, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Benim için, yani bir yönetici olarak, 25 yıllık emeğin sonunda böyle bir şey görmek mutlu etti. Bunu biraz rakamlarla okuduğumuzda ne olduğunu anlıyoruz. Şimdi AXA’nın toplamda 105 beş milyon müşterisi var; 4,5 milyonu Türkiye’de. Yani AXA’nın dünyadaki toplam müşteri sayısını yüzde 4’ünü biz temsil ediyoruz. İkincisi biz 2 milyar Euroyu aşacağız gözüküyor, 2026’da. AXA’nın toplam cirosu 105 milyarlarda ve Avrupa büyümüyor. Biz 2018’de yüzde 1’in altındayken üretimdeki payımız, bugün yüzde 2’ye geliyoruz. Yani biz son beş altı yılda AXA’daki üretim özgül ağırlığımızı yukarı doğru çıkartıyoruz. Yani Türkiye, müşteri sayısında yüzde 4’ler, karlılıkta yüzde 2,5, üretimde yüzde 2’si gibi azımsanmayacak boyutta. Biz uluslararası pazarlar bölgesinde 17 ülke ile beraber değerlendiriliyoruz. Bu bölge toplamda AXA’nın yüzde 5’ini yapıyor. Bizim pozisyonumuz bu bölgenin yüzde 25’i. Geldiğimiz seviye çok kıymetli ve çok doğru bir seviye. Bu seviyeyi korumak hiç kolay olmayacak.”
