AXA Türkiye CEO’su Yavuz Ölken, sektörün 2025 Ocak-Haziran dönemi teknik ve mali verileri ve son dönemde sektörde yaşanan gelişmeler üzerine değerlendirmelerde bulundu. Ölken, “Ülke adına da sektör adına da atılacak çok adım var. Yapacak çok şeyimiz var, ama bence bu sektörde bir şeyimiz eksik. Taraflar değiliz, bunu yok etmemiz lazım. Bu sektör bütünleşik bir sektör. Acentemiz de, eksperimiz de, hukuk bürolarımız da, kanun koyucumuz da, biz de, reasürörler de bütünleşik sektörüz. Bu sektörde büyüme potansiyeli var. Bu büyüme potansiyeli için daha çok işbirlikçi olmalıyız” dedi.
YAZAN: AYTAÇ NALLAR
AXA Türkiye CEO’su Yavuz Ölken, katıldığı ve önümüzdeki günlerde yayınlanacak, AXA Türkiye ile Farklı Bakış YouTube yayınında sigorta sektörünün yeni açıklanan 2025 Ocak-Haziran dönemi teknik ve mali verileri üzerine değerlendirmelerde bulundu. Ölken, sektörün iyi bir yarı dönem geçirdiğini, ancak beraberinde bazı riskler olduğunu da söyledi.
Ölken konuşmasında, sektörde yaşanan gelişmelere de dikkat çekerek, “Ülke adına da sektör adına da atılacak çok adım var. Yapacak çok şeyimiz var, ama bence bu sektörde bir şeyimiz eksik. Taraflar değiliz, bunu yok etmemiz lazım. Bu sektör bütünleşik bir sektör. Acentemiz de, eksperimiz de, hukuk bürolarımız da, kanun koyucumuz da, biz de, reasürörler de bütünleşik sektörüz. Bu sektörde büyüme potansiyeli var. Bu büyüme potansiyeli için daha çok işbirlikçi olmalıyız” dedi.
Yavuz Ölken, yılın ilk yarısında sektörde prim üretiminin hayat ve hayat dışı toplam 576 milyar TL’ye çıktığını, bunun yüzde 51 büyümeye işaret ettiğini belirterek, hayat dışında 498 milyar üretimle yüzde 48, hayat sigortasında 79 milyar üretim ve yüzde 80 büyüme olduğunu, hayat sigortalarında da önemli bir aşama kaydedildiğini söyledi. Özkaynakların hayat dışında 253 milyara, hayat ve emeklilikte ise 72 milyara ulaştığını ifade eden Ölken, “Yüzde 58 özkaynak büyümesi var. Bu iyi, çünkü bunun sonucunda aktif büyüklükler yukarı doğru çıkıyor ve şirketlerin sermaye yeterlik oranları kabul edilebilir, sürdürülebilir seviyelere ulaşmaya başlıyor” dedi.
HAYAT DIŞINDA 27 MİLYAR TL ZARAR VAR
Yavuz Ölken, yılın ilk yarısındaki sektörün karlılığına da değinerek, “Şöyle bir hikaye düşünelim. 325 milyar TL özkaynağınız var, sektör şu anda öyle; hayat dışı, hayat beraber. Aktif büyüklük de 3 trilyona yaklaştı. Bu rakam oldukça güçlü. Biz yatırım gelirleri hariç bakalım. Çünkü yatırım gelirleri hem sigortalılara ait varlıkların hem de sermayedarın koyduğu özkaynak, ödenmiş sermayelerin finansal gelirleri. Aslında bakarsanız buradaki ekonomik değer, faizler ve veya yatırım enstrümanlarının getirileri düştüğünde azalabilir. Asıl dibe bakmak lazım. Biz bunu ‘safi kar’ olarak değerlendiriyoruz. Safi kar durumu hayat dışında hiç iyi değil; 27 milyar TL sektörümüz hayat dışında zarar üretmiş durumda. Bu rakam 2024’ün ikinci çeyreğinde 17 milyardı. Yani safi kar dediğimiz, aslında bu teknik zarar, faaliyet zararı; yüzde 50 elli büyümüş durumda. Tam tersi hayat emeklilikte de kar 15 milyar TL gibi bir rakama ulaşmış durumda” şeklinde konuştu.
ÜRÜNLERİN MALİYETİNİ DÜŞÜRMELİYİZ
Toplam kara bakıldığında sektörün pozitif bir rakam ürettiğini, bunun da önemli bir meblağ olduğunu vurgulayan Ölken, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dönem karını 79 milyar TL olarak görüyoruz ama hayat dışında 27 milyar zararın karşılığında yatırım gelirleri 133 milyar olmasaydı, bu kar oluşmazdı. Yatırım gelirleri dediğimizin de 3 trilyon aktif büyüklük, 325 milyarlık bir özkaynaktan üretildiğini düşünürsek, aslına bakarsanız halen durum çetrefilli ve zorlu gözüküyor. Faiz düşüşleri beklediğimiz son çeyrek ve 2026 için burası tehditli. Bakın kötü bir durum yok, çok büyük endişe de yok ama tehditli. Bu ne demek? Ürünlerimizin maliyetlerini aşağıya düşürmeye devam etmek zorundayız ki, mali karlar sebebiyle ortaya çıkabilecek zararları elimine edelim.”
Yavuz Ölken, “Ürün maliyetlerini aşağı çekmek ile neyi kastediyorsunuz?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:
“Ürün maliyeti; hasar, hasar gideri, genel gider ve reasürans maliyetidir. Ben komisyonu ürünün maliyeti olarak görmem. Ürünün satılması için kullanılan bir araçtır ama ürünümün gerçek primini belirleyen unsur, maliyetin frekansla çarpılması, üstüne genel gider ve reasürans giderinin yüklenmesiyle bulunur. Şimdi oto hasarlarını düşünelim. Ortalama hasar maliyetimizin yüzde 50’lileri bulduğu bir coğrafyadayız. Bizim bunu aşağı çekmemiz lazım. Trafik sigortalarındaki hasar başına maliyetler değer kaybını, bedeniyi, maddiyi koyduğunuz zaman yüzde 100’lere gidiyor. Her birinin içine girdiğinizde atılacak adımlar var. Bunu maliyet azaltıcı unsurlar çatısı altında, Birlik çatısında hem SEDDK’nın uzun ajandasında yerimiz var. Orijinal parça, sertifikalı parça, bedenide tazminat esaslarının belirlenmesi gibi birçok başlık var.”
HER 100 LİRADA 8 LİRA ZARAR EDİYORUZ, KAR ÜRETİYORUZ
Yavuz Ölken, ürün maliyetlerini aşağı çekerken, her bir ürünün tek tek incelenmesi gerektiğine dikkat çekerek, her bir ürünün karlılıklarına değindi:
“Her bir üründe, her 100 lirada ne yaratıyoruz onu söyleyeyim. Her 100 lira trafik sigortası yazdığınızda, bugün bizim konsolide bilançoda 38 lira zarar var. Her bir 100 liralık kaskoda ki, kasko rekabetle bir tehdit altında şu anda, 11 lira kar gözüküyor. Ama geçen sene bu dönem, 17 liraymış. Yani eriyor. Neden, çünkü kaskoda artık rekabet öyle bir seviyeye geldi ki, bu kötü bir şey değildir ama bundan daha aşağı gitmemelidir. İyi kötü sürücü ayrımları daha çok yapılmalıdır. Kasko ve trafiği birleştirelim, kasko ve trafiği hepsini aynı anda sigorta ettiğimizi düşünelim; her 100 lirada 11 lira zarar ediyorsunuz, iki ürünü birleştirdiğiniz zaman. Sağlığa bakalım. Her 100 lirada 5 lira kar gözüküyor, kaskodan da düşük ama iyi bir şey. Bir de bizim elimizde yangın, mühendislik, genel zararlar, nakliyat var. Burada da her 100 lirada 11 liralık bir artı değer yaratma potansiyeli var sektörün. Fakat 11 liranın erimesi çok kolay. Dolayısıyla burayı volatil görmemiz lazım. Sürdürülebilir kılmak için ortaya çıkan bu pozitif değeri sermayelerimizi güçlendirip, reasürans bağımlılığımızı azaltmak üzere konservasyonlarını yükselten bir sektöre dönüştürmemiz lazım. Bu anlamda ben sektörümüzün olumlu gittiğini düşünüyorum. Toplam olarak baktığımızda her 100 lirada 8 lira zarar var; branş kırılımsız. Yani kasko, trafik, yangın, sağlığı paçalladığımızda bileşik oranımız sektörün yüzde 108. Biz hala mali karlarla bunu absorve ederek yaşıyoruz. Yani her 100 lirada 8 lira zarar ediyorsunuz ama bunun karşılığında sektör bir kar üretiyor. Nasıl oluyor? İşte mali gelirle oluyor.”
AXA TÜRKİYE OLARAK 5.7 MASRAF ORANI İLE ÇALIŞIYORUZ
Yavuz Ölken, 2025’in üçüncü çeyreğinden sonra faizler ve yatırım gelirlerinin düşmesiyle beraber teknik sigortacılığın bir adım daha öne çıkacağı bir evrenin başlayacağını kaydederek, şu açıklamaları yaptı:
“Teknik sigortacılık, riski doğru fiyatlama becerisine geri dönmemiz lazım. Bu anlamda sektörümüz bir hayli gelişmiş durumda. Hepimizin odaklanması gereken ki, biz de AXA olarak buradan hiç taviz vermiyoruz. Frekans ve ortalama prim tahminlerimizi çok doğru yapmak zorundayız. Açıkçası masraf oranı içinde şirket genel giderimizi düşürmek zorundayız. Bugün AXA Türkiye yüzde 5.7 masraf oranı ile çalışıyor. Çok iddialı. Dünyada da çok iddialı. Sektör ortalamasını 8-8,5 olarak görüyoruz. Biz 5,7’deyiz; bu bizim için çok önemli, çünkü sürdürülebilir kılıyor. Biz, maliyetleri optimize edebilirsek, biraz da SEDDK’dan ve kanun değişikliklerinden katkı alabilirsek daha sürdürülebilir bir fiyat politikası olabilir. Bunları yapamadığınız zaman şöyle düşünün; yılın sonunda enflasyon yüzde 28-32 ya da ne açıklanırsa açıklansın, sonraki yıl için asgari ücret artışı olacak. Asgari ücret artışı yapıldığında medikal enflasyon da en az onun kadar yukarı doğru eklenecek. Sizin maliyetleriniz de en az asgari ücret artışı kadar artacak. Dolayısıyla bunları sigortalılara daha az yansıtmak için daha çok çalışmamız lazım.”