Ülkeler 2050 yılına kadar GSYH’nın yüzde 1,4’ü kadar yıllık yatırımla emisyonlarını yüzde 70 azaltabilir ve dayanıklılıklarını arttırabilir. Düşük ve orta gelirli ülkeler, uluslararası destekle temel koşulları karşılamaları halinde düşük karbonlu ve dayanıklı büyüme yollarına geçiş yapabilirler. Analiz, yatırım ihtiyaçlarının iklim riskine karşı daha fazla kırılgan durumda olan düşük gelirli ülkelerde kayda değer bir şekilde daha yüksek olduğunu ve genellikle GSYH’nın yüzde 5’ini geçtiğini gösteriyor.
Dünya Bankası Grubu tarafından yayınlanan yeni bir rapora göre, yıllık olarak GSYH’nın ortalama yüzde 1,4’ü kadar yatırım yapmak, gelişmekte olan ülkelerde 2050 yılına kadar emisyonları yüzde 70 kadar azaltabilir ve dayanıklılığı arttırabilir. İklim ve Kalkınma: Eylem Gündemi başlıklı analiz, Dünya Bankası Grubu’nun içinde Türkiye’nin de bulunduğu dünya sera gazı emisyonlarının yüzde 34’ünü oluşturan 20 ülkeyi kapsayan Ülke İklim ve Kalkınma Raporlarından elde edilen sonuçları derlemekte ve uyumlaştırmakta.
Analiz, yatırım ihtiyaçlarının iklim riskine karşı daha fazla kırılgan durumda olan düşük gelirli ülkelerde kayda değer bir şekilde daha yüksek olduğunu ve genellikle GSYH’nın yüzde 5’ini geçtiğini gösteriyor. Bu ülkeler, iklim değişikliği etkilerini yönetebilmek ve düşük karbonlu bir yol takip ederek büyüyebilmek için daha fazla miktarlarda imtiyazlı finansmana ihtiyaç duyacak.
Rapora göre, metan emisyonlarını azaltmak, küresel iklim hedeflerine ulaşmak için çok önemli ve kaynak verimliliğini artırabilir. Bazı ülkeler için metan emisyonları toplam emisyonların önemli bir payını temsil ediyor.
ERKEN EYLEME GEÇİLMELİ
Rapora göre, insan faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı (GHG) emisyonlarının neden olduğu iklim değişikliği, ülkelerin geçmişteki kalkınma kazanımlarını koruma ve herkes için yaşam standartlarında gelecekteki iyileştirmeler sağlama becerisine büyük bir tehdit oluşturuyor. Rapora göre, ülkelerin kilit yatırımlarını ve politika reformlarını önceliklendirmeleri ve sıralandırmaları gerekiyor. Bunlar çoklu faydalar sağlayacak ve emisyon azaltımları; fosil yakıt fiyatlarındaki oynaklıklara karşı kırılganlığın azaltılması, ticaret dengelerinin iyileştirilmesi, enerji güvenliğinin arttırılması, daha iyi hava kalitesi ve bununla ilişkili olumlu sağlık etkileri gibi hızlı kalkınma sonuçları sağlayacak. Erken bir şekilde eyleme geçmek aynı zamanda ülkelerin gelecekte dönüştürülmesi maliyetli, hatta imkansız olacak yüksek emisyonlu altyapı ve sistemlerde kilitlenip kalmalarını önleyebilecek.
YOKSULLUK AZALTILMALI
Raporda, kısa vadeli iklim değişikliği etkilerini azaltmak için ülkelere şu tavsiyelerde bulunuluyor:
- İnsanların, firmaların ve toplulukların iklim değişikliğine daha iyi uyum sağlamalarını ve bunlarla başa çıkmalarını sağlamak için özellikle yoksulluğun azaltılması ve altyapıya erişim, finansal hizmetler, eğitim ve sağlık hizmetleri ve etkili sosyal koruma sistemleri gibi kaldıraçlar aracılığıyla hızlı ve kapsayıcı kalkınma ile şoklardan kurtulun.
- İklim risklerinin her düzeydeki tüm yatırımlara ve kararlara dahil edilmesini sağlamak için dayanıklılık ve uyum için bütünsel toplumsal yaklaşım gerekiyor. Bu, iklim değişikliğinin kırılganlığını ve etkilerini önemli ölçüde azaltabilecek, daha fazla yatırım ve karar verme kapasitesi ve yönetişim alanında önemli iyileştirmeler getirecek.
- Su yönetimi, tarım, ekosistemler, afet risk yönetimi, altyapı sistemlerinin esnekliği (enerji, ulaşım, su, iletişim) ve en yoksul ve en savunmasız kişilerin korunması gibi çok çeşitli konuları kapsayan sektörel müdahaleler gerekiyor.
Bazı Bölgelerde İklim Değişikliğinin Etkilerine Örnekler
- 2030’a kadar Vietnam, 2010 seviyelerine kıyasla yüzde 6,2’ye varan tarımsal kayıplar yaşayabilir.
- Irak’taki su mevcudiyeti iklim değişikliği nedeniyle 2050 yılına kadar yüzde13-28 oranında düşebilir.
- 2040 yılına kadar Gana’daki hidroelektrik üretimi 2020 seviyelerine kıyasla yüzde 8-30 oranında azalabilir.
- Sıcak hava dalgalarının artan sıklığı, süresi ve yoğunluğu nedeniyle açık havada çalışan üretkenliği Çin’de 2060’a kadar yüzde 2-15 oranında düşebilir.
- Malawi’deki kuraklık koşulları, bir bireyin yoksulluk sınırının altına düşme olasılığını yüzde 14 artırabilir.
- Ruanda’da daha yüksek ortalama sıcaklıklar, uluslararası turizm talebinin 2040 yılına kadar yüzde 11-20 oranında düşmesine neden olabilir.
- Sahel ülkelerindeki yoksulluk oranı, yüksek emisyonlu bir senaryoda 2050 yılına kadar yüzde 27’den yüzde 34’e yükselebilir ve 13,5 milyon insan daha yoksulluğa düşebilir.