AXA CEO’su Yavuz Ölken, gerek bireysel, gerek ticari, gerekse de kurumsal sigortalar açısından yönetilmesi kompleks bir sürece girildiğini belirterek, poliçe satın almakla artık risklerin bitmediğini söyledi. Ölken, “30 yılı aşkın bu meslekte çalışan biri olarak risklerin bu kadar karmaşıklaştığı bir dönem görmedim” dedi.
Editör: Aytaç NALLAR
AXA CEO’su Yavuz Ölken, risklerin çok karmaşıklaştığı bir dönem yaşadıklarını söyledi. Ölken, poliçe satın almakla artık risklerin bitmediğini, tüm kesimlerin ilk etapta sigortaya prim olarak baktıklarını ancak artık risk olarak bakılması gerektiğini bildirdi.
Yavuz Ölken, “30 yılı aşkın bu meslekte çalışan biri olarak risklerin bu kadar karmaşıklaştığı bir dönem görmedim” diyerek, sigortacıların son üç dört yılda doğal afetler, yangınlar, afet sayılacak doğa olayları, büyük işletme kazaları, patlamalar görmeye başladıklarını; pandemi ile birlikte tedarik zinciri riski diye bir kavramla karşılaştıklarını belirtti. Gerek bireysel, gerek ticari, gerekse de kurumsal sigortalar açısından yönetilmesi kompleks bir sürece girildiğini ifade eden Ölken, “Buradaki en önemli konu, işletme sahiplerinin, ‘benim işletme risklerim neler?’ diye bakması gerekiyor. Tam bir risk ısı haritası yapma dönemindeyiz” şeklinde konuştu.
ACENTELERİN ROLÜ GİTGİDE ARTIYOR
Bu konuda bireylere, işletmelere, sigortacılara düşen görevler olduğuna değinen Ölken, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sigorta acentelerinin rolü gitgide artıyor, artık danışman kimliği taşımak zorundalar. Akıllı konutlarda bile artık bir risk danışmanlığına ihtiyaç olmaya başladı. Yani gelenekselleşmiş deprem, su baskını, fırtına ve yangın gibi tanımlamaları bırakıp, her bir işletmenin, kendi işletme risklerini, çevre risklerini, afet risklerini mutlaka çalışması gerekiyor. Daha da önemlisi iş sürekliliği ön plana çıkmak zorunda. Siz, ne kadar, tüm risklere karşı sigorta yaptırsanız da, finansal zararlarınız için kar kaybı sigortası yaptırsanız da ya da iş durması sigortası satın alsanız da; pazar kaybınızı engelleyebilecek sigortalar henüz yok. Dolayısıyla küçük büyük bakmaksızın tüm işletmelerin risk haritalarını hazırlayarak, bunları engellemenin yollarını aramaları gerekiyor.”
PRİM YERİNE RİSK OLARAK BAKILMALI
Yavuz Ölken, bu hizmetleri sigorta şirketlerinin de verdiğini ancak herkese ulaşmanın mümkün olmadığını vurgulayarak, Türkiye’de, 4 milyon KOBİ bulunduğunu, bunların yüzde 25-30’unun sigortalı olduğunu, bunların her birine hizmet götürmenin de mümkün olmadığını kaydetti. Ölken, “Bu hizmetleri acentelerimiz kanalıyla götürebiliriz. Bu konuda da acentelerimizi eğitmeye çalışıyoruz. Altını çizmek istediğim konu şu; sigorta işine bakarken biz prim olarak bakıyoruz maalesef ilk etapta, buna risk olarak artık bakmamız lazım. Ben risklerimi ne kadar korumak istiyorum? Risklerimi korurken ödeyeceğim prim yanında önlemleri almak için de bir bütçe yaratmalıyım. Çünkü sigorta şirketi tazminat ödedikten sonra bile işletmeler, işini bir süre yoluna koymak için çok ciddi masraflar yapıyor” dedi.
POLİÇE SATIN ALMAKLA ARTIK RİSKLER BİTMİYOR
Yavuz Ölken, endüstrinin, ticaretin devam etmesi, sürdürülebilir olması için tüm sigorta ekosisteminin birlikte çalışması gerektiğine de dikkat çekerek, şunları söyledi:
“Yani poliçe satın almakla artık riskler bitmiyor. Belirttiğim gibi pazar payı kaybediyorsunuz ve bunun da geri dönüşü yok. Çok basit bir örnek vereyim. Çin ve Almanya’daki iki tane büyük fabrikada, çip fabrikasında yangın çıktı, çip krizi diye bir sorun oluştu ve dünyada birçok ara mal ya da nihai mal üretilemez oldu. İşte bu gibi rizikoları bile artık risk haritalarında belirleyip stok yönetimini iyi yapmak lazım. Biz sigorta sektörü olarak bunun bilincindeyiz. Tüm şirketler risk mühendisliği kadrolarına sahip, çok kıymetli eksperlerden, bilirkişilerden, üniversite hocalarından destekler alıyoruz. Aracılarımızı hazırlamaya çalışıyoruz. Burada sigortalılarımıza da bir poliçe ya da bir sözleşme kağıdı satın almanın ötesinde sigorta sistemine risk yönetim anlayışı ile yaklaşmalarını tavsiye ediyoruz.”