TSB Genel Sekreteri Özgür Obalı, sigorta bilincinin artırılmasının devlet politikası haline gelmesi ve özellikle zorunlu sigortalarda devletin çok daha aktif rol alması gerektiğin belirterek, “Özel sektörle devlet işbirliği de arttırılmalı” dedi.
Editör: AYTAÇ NALLAR
Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Genel Sekreteri Özgür Obalı, sigorta bilincinin artırılmasının devlet politikası haline gelmesi ve zorunlu sigortalarda devletin aktif rol oynaması gerektiğini söyledi. Özgür Obalı, Sigorta Haftası ve Uluslararası Sigortacılık Zirvesi sonrası değerlendirmelerde bulundu.
Bu yılki Sigorta Zirvesi’nin ana temasının koruma açıkları olduğunu hatırlatan Obalı, dünyada dört ana koruma açığı olduğunu belirterek, “Bir tanesi emeklilik açığı ve en büyüğü o zaten. Bir trilyon doların üzerinde bir koruma açığı var, emeklilik tarafında, dünyada. Yıllık 2.8 trilyon dolar civarında hesaplanıyor, yıllık koruma açığı. 2.8 trilyon doların 1.1 trilyonu kabaca emeklilik dönemi gelir açığından kaynaklanıyor. Aşağı yukarı 1 trilyon dolara yakını siber risklerden kaynaklanıyor. 900 milyar dolar civarında da sağlık harcaması koruma açığı var. 1.5 trilyon civarında da doğal afetlerden kaynaklanan koruma açığı var. Koruma açıklarının kapatılması konusunda hem devletlere, hem sigorta şirketlerine, hem de vatandaşa ciddi anlamda sorumluluk düşüyor” dedi.
YÜZDE 90 KORUMA AÇIĞI VAR
Koruma açıklarının ülkelere göre değiştiğine değinen Obalı, gelişmiş toplumlarda bu oranın yüzde 70’lerde olduğunu, az gelişmiş ya da sigortacılık anlamında az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde bu oranın yüzde 90’lara kadar çıktığını söyledi. TSB olarak, beklenen Marmara depremi için simülasyon yaptıklarını vurgulayan Obalı, “Endüstriyel tarafta mesela yüzde 90 civarında bir koruma açığı karşımıza çıkıyor. Riskin sadece yüzde 10’unu koruyabiliyoruz. Yüzde 89 civarında koruma altına alınmamış, sigortaya devredilmemiş risk var, Marmara’da. Konut tarafında biraz daha düşük, yüzde 75’ler mertebesinde” şeklinde konuştu.
SİGORTALIYI DOĞRU POLİÇE İLE BULUŞTURMAK İSTİYORUZ
Özgür Obalı, koruma açığının sadece sigortalanıp sigortalanmama konusu olmadığına, doğru teminat alınıp alınmadığı ile de ilgili olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi:
“Biz bu konuda farkındalık kampanyaları yapmaya çalışıyoruz. Şimdi yeni bir projemiz var. Web sitemiz üzerinden mikro site oluşturup, herkesin kendi için ne kadar teminat alması gerektiğini anlatacağız. Sigortalıyı doğru poliçe ile buluşturmak istiyoruz. Sigortalılarımıza en büyük tavsiyelerimizden bir tanesi, doğru teminatla buluşmalarını sağlamak. Dolayısıyla bu çerçevede de hem farkındalığı arttırmak hem de bunu erken yaşlarda yapmak temel amacımız. Erken yaşta farkındalığı arttırmak çok değerli. TSB olarak gençlere ve çocuklarımıza sigorta bilincini aşılamak için organizasyonlara devam edeceğiz. Mesela kitaplar bastırıyoruz. Bence Türkiye’de sigortaya gönül vermiş ya da sigortayı ana konusu olarak belirlemiş bütün herkesin ya da tüm bireylerin bir sosyal sorumluluk perspektifinde buraya ciddi anlamda kafa yorması gerektiğini düşünüyorum.”
SİGORTALI ODAKLI BİR VİZYONA BÜRÜNMEMİZ LAZIM
Özgür Obalı, sigorta bilincinin yaygınlaşması, farkındalığın artması için ilgili tüm taraflara önemli görevler düştüğüne de değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Mesela, sektöre düşen en önemli rol, teknolojiyi daha yoğun kullanmak. Özellikle yeni ürünler çıkartmak, tüketiciyi merkeze koymak. Hepimizin gerçekten tüketici odaklı, sigortalı odaklı bir vizyona bürünmemiz lazım. Bundan birazcık uzaklaşmışız gibi gözüküyor. Mikro sigortacılık çok önemli. Çünkü daha dar gelirli kesimlere ulaşmak önemli. Mesela, tekafül sigortacılığı bizim gibi kültürlerde çok önemli. Devlete düşen de, sigorta bilincinin kümülde devlet politikası olarak herkesin dilinde olması gerekiyor ve özellikle zorunlu sigortalarda devletin çok daha aktif rol alması lazım. En sonunda da özel sektörle devletin işbirliğinin arttırılması lazım. Tüm dünyada başarılı uygulamalarda özel sektörle devletin el birliğiyle verdiği örnekler hep ön plana çıkıyor; DASK, TARSİM, BES gibi.”