Prim tarifeleri, poliçe uygulamaları ve fiyat sözleşmeleri bakımından sektör için bir ortak akıl platformu oluşturulması çok gereklidir, hatta bir başka deyişle bir zorunluluktur. Bu platform, sürecin tüm paydaşlarının amaçlarına hizmet ettiği bilinciyle izleme ve değerlendirilme sorumluluğunu üstlenebilir. Böylelikle toplum yararına, aynı zamanda sigorta şirketlerinin ve sağlık hizmet sunucularının amaçlarını da karşılacak şekilde bir uygulama sürdürülebilirliği sağlanabilir.
Bilindiği gibi, tamamlayıcı sağlık sigortası Türkiye sağlık sektöründe 1990’lı yılların ilk yarısından bu yana tartışılmaktadır. Bu tartışmalarda iki ana amaç öne çıkmıştır; ilki Genel Sağlık Sigortasına destek vermektir. İkinci amaç ise, kişilerin gerektiğinde ceplerinden yapabileceği sağlık harcamalarına özel sigortacılık yoluyla ikinci bir güvence oluşturmaktır. Yasal açıdan bakıldığında, yaklaşık 15 yıllık tartışmanın ardından, 2008 yılında 5510 sayılı Kanun ile getirilen bir özel sağlık sigortası türüdür. 2015 yılını izleyen yıllarda daha ağırlıklı olmak üzere, aşamalı olarak yaşamımıza girmeye başlamıştır. Bu yazımda sizlere, bu süreçte “Tamamlayıcı Sağlık Sigortası” adıyla basılan iki kitap ve içeriğini tanıtarak bazı hatırlatmalarda bulunacağım.
İlk kitap, 2003 yılında gönüllü bir çalışma grubu tarafından sektörle paylaşılmıştı. Yazarları arasında bulunduğum bu kitap; Hüseyin Çelik, Bülent Eren, Dilek İzbudak, Cem Köylüoğlu, Nevin Şimşek ile birlikte hazırlanmıştı. Kitap haline getirilmesinde ve kamuoyu ile paylaşılmasında iki önemli destekçisi bulunuyordu. Bu kurumlar; OHSAD olarak bilinen Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği’nin o dönemdeki adıyla Sağlık Kuruluşları Derneği ile bugün adı Türkiye Sigorta Birliği olan Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği idi. 5510 sayılı Kanun öncesinde yazılan bu kitap, Genel Sağlık Sigortası kapsamında verilecek temel teminat paketi ile tamamlayıcı sağlık sigortası ilişkisini kurarak Türkiye için model önerisini içermekteydi.
Bu kitaptan 18 yıl sonra, Özel Hastaneler Platformu Derneği desteğiyle ikinci bir kitap daha yayınlanmıştır. 2021 yılında basılan kitabın adı “Tamamlayıcı Sağlık Sı̇gortası Sorunlar, Fırsatlar ve Çözüm Önerı̇lerı̇”dir. Hazırlayanları arasında bulunduğum bu kitap Hüseyin Çelik ve Mustafa Enis Arabacı ile birlikte kaleme alınmıştı. İçeriğinde, soru cevap şeklinde tamamlayıcı sağlık sigortası ile ilgili kavramsal çerçeve ve dünya deneyimiyle yaygınlaşması için öneriler yer almaktaydı.
“Tamamlayıcı Sağlık Sigortası Sorunlar, Fırsatlar ve Çözüm Önerileri” kitabında sıralanan bu öneriler bazı ana başlıklarda özetlenmektedir. Başlıklar arasında; mevzuat düzenlemeleri, prim tarifeleri, veri paylaşımı, poliçe uygulamaları ve fiyat sözleşmeleri, topluma yaygınlaşma sayılabilir.
MEVZUATTA TAMAMLAYICI SAĞLIK SİGORTASI
Mevzuat bakımından atılması gereken önemli adımlar bulunmaktadır. Gelir Vergisi Kanunu’nun 63 ve 89’uncu maddelerine eklenecek bir madde ile özel sağlık sigortaları için ek yüzde 5 indirim hakkı tanınmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na eklenecek bir madde ile eş ve çocuklara yapılan sağlık sigortası prim ödemelerinin SGK matrahına dahil edilmesi de bu kapsamda düşünülmelidir.
Poliçe hazırlanması ve kullanım aşamasında, özel sağlık sigortası ile tamamlayıcı sağlık sigortası poliçelerinde E-Nabız vasıtasıyla Medula ile veri paylaşımı daha uygun olacaktır. Geçtiğimiz yıllarda, sigorta şirketi genel müdürü olan bir dostumun benzetmesiyle, “kasko yaparken arabanın marka ve modelini bilmemek” gibi tanımlanabilecek bu eksikliğin giderilmesi çok ciddi bir ihtiyaçtır. Ayrıca, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu 6. madde 3. fıkra değişikliğiyle sağlık verileri için özel sigortacılıkta açık rıza istisnası da bu kapsamda düşünülmelidir. Bir sigorta şirketinden elde edilen yenileme garantisi hakkının, diğerlerine de taşınma uygulamasını yaygınlaştıracak mevzuat düzenlemeleri de dikkate alınması gereken bir başka başlıktır.
ORTAK AKIL PLATFORMU OLUŞTURULMASI
Prim tarifeleri, poliçe uygulamaları ve fiyat sözleşmeleri bakımından sektör için bir ortak akıl platformu oluşturulması çok gereklidir, hatta bir başka deyişle bir zorunluluktur. Bu platform, sürecin tüm paydaşlarının amaçlarına hizmet ettiği bilinciyle izleme ve değerlendirilme sorumluluğunu üstlenebilir. Böylelikle toplum yararına, aynı zamanda sigorta şirketlerinin ve sağlık hizmet sunucularının amaçlarını da karşılacak şekilde bir uygulama sürdürülebilirliği sağlanabilir. Bu kapsamda; Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Türkiye Sigorta Birliği, Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği, Özel Hastaneler Platformu Derneği, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Üniversite Hastaneleri Birliği Derneği gibi kurum ve kuruluşların içinde bulunduğu bir yapı oluşturulabilir. Sözleşmelerde, hibrit poliçe uygulamasının durdurulması ile SUT artışından bağımsız poliçe fiyatlama modeli yapılması da bu platformun tartışarak uzlaşabileceği başlıca konular olmalıdır.
TOPLUMA YAYGINLAŞMA
Tamamlayıcı sağlık sı̇gortasının, devlet üniversite hastaneleri ile şehir hastanelerinde hizmet alım sözleşmelerine dahil edilmesi için model oluşturulması üzerinde çalışılması gereken önemli bir başlıktır. Halkın kamu ve özel sağlık sigortası bilincinin arttırılması için ülke çapında toplumsal yaygınlığı genişletecek tanıtım faaliyetleri ve kamu spotlarının hayata geçirilmesine odaklanılmalıdır. Sigortalının güvenini kazanacak, hizmet kalitesi ve devamlılığını öncelikli olarak düşünecek uygulamalara başlanmasında yarar olacaktır. Bu kapsamda Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu ve Türkiye Sigorta Birliği gibi yapılar tarafından vatandaşın doğru bilgiye ulaşmasına yönelik bilgilendirmeler gerçekleştirilmelidir.
Son yıllarda, kişinin ilk defa özel sigorta kapsamına alınmasından önce geçirdiği rahatsızlıkların kapsama alınmasıyla ilgili beklentiler artmaktadır. Belirli düzenlemeler yapılmadan bu konuyu gündeme getirmek, yanlış yorumlamaları hatta doğrudan kabul etmeme sonucu ile karşılaşmayı bile doğurabilecektir. Geçirilen rahatsızlıkların kapsama alınması; ancak ve ancak oluşacak prim maliyetleri ile aktüeryal denge gözetilmek ve hatta gerekiyorsa belirli limitler konulmak kaydıyla, poliçe fiyatlarına yansıtılmalıdır.
Burada sıralanan tüm öneriler; kamu ve özel sektör ile meslek kuruluşları ve akademik ortamlarda tartışılan önemli gündem maddeleridir. Hatta, tamamlayıcı sağlık sigortası konulu birçok toplantıda, ilgili tarafların çözüm önerilerinde büyük ölçüde uzlaştığı da görülmektedir. Önümüzdeki dönemde, bu başlıklarda atılacak her bir adımın yürürlüğe girmesiyle tamamlayıcı sağlık sigortasının yaygınlaşması da mümkün olabilecektir.