Zurich Türkiye CEO’su Yılmaz Yıldız, Bölgesel Riskler Raporu’nun sonuçlarını değerlendirdi. Salgının iki etkisi olduğunu, birincisinin ekonomik, diğerinin ise sosyal etkiler olduğunu belirten Yıldız, “İşin sosyal tarafı ekonomik etkilerinden daha önemli olacak, orta ve uzun vadede tüm dünyanın bir numaralı gündem konusu olacak” dedi.
Editör: Aytaç NALLAR
Zurich Türkiye CEO’su Yılmaz Yıldız, gelecekte kovid-19’un sosyal etkilerinin ekonomik etkilerin çok üzerinde olacağını söyledi. Yılmaz Yıldız, Zurich Grubu, Marsh ve World Ekonomi Forum’un ortaklaşa hazırladığı Bölgesel Riskler Raporu’nun sonuçlarını değerlendirdi. Yıldız, her yıl Zurich Grubu’nun Global Riskler Raporu hazırladığını, kovid-19 ile birlikte ilk kez Bölgesel Riskler Raporu hazırlandığını söyledi. Raporun, salgının başlangıcı olan nisan ayında hazırlandığını ve global olarak dünyadaki 350 risk yöneticisine, 18 aylık ileriye yönelik perspektiflerinin sorulduğunu kaydeden Yıldız, “Rapor, tüm sektörleri ve tüm coğrafyaları kapsıyor. Rapor kapsamında da risk yöneticilerine önümüzdeki 18 ayda 5 risk grubunun ne olduğu soruldu. Bunlar da ekonomik, sosyal, teknolojik, jeopolitik ve çevresel riskler” dedi.
İlk Risk Ekonomik Durgunluk
Yılmaz Yıldız, çıkan sonuçlara da değinerek, globalde öne çıkan ilk riskin resesyon, yani ekonomik durgunluk olduğunu vurgulayarak, şu açıklamaları yaptı:
“İkincisi işsizlik, üçüncüsü, kovid-19’un ikinci dalgası ki, bunu nisanda yapmıştık, şimdi gerçekleştiğini görüyoruz. Dördüncüsü kamu maliyesindeki bozulmalar, beşincisi iflaslar, altıncısı dünya üzerindeki hem mal hem de kişilerin serbest dolaşımına yönelik kısıtlamalar ki, bunun da zaten yaşıyoruz. Aradan geçen zaman içinde bu sayılan tüm riskler gerçekleşti.”
“Pandemi Beklenen Sonuçtu”
Yılmaz Yıldız, son 5 yılda yapılan global risk raporlarında sürekli olarak pandemi riskinin gündemde olduğuna da dikkat çekerek, “Çevresel riskler kapsamında pandemi riski sürekli gündeme geliyordu. Küresel ısınma, ormanların yok edilmesi, biyoçeşitliliğin azalması, sağlık sistemindeki zayıflama, kişilerde aşırı antibiyotik kullanımından dolayı antibiyotik direnci; bu 5’i bir araya geldi, dünya üzerinde pandemi riski arttı demiştik. Bazı şeyler konuşulurken entelektüel kalıyor, küresel ısınma, çevresel riskler de böyle. Ne zaman insan yaşamına doğrudan etkisi oluyor o zaman diyoruz ki, gerçekmiş” şeklinde konuştu.
“Türkiye’nin Pozitif Ayrıştığı Noktalar Oldu”
Yılmaz Yıldız, Bölgesel Riskler Raporu’nun Türkiye sonuçlarına da değinerek, dünyadaki durumun benzeri sonuçlar ortaya çıktığını söyledi. Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ekonomik durgunluk; pandemi çıktıktan sonra büyüme rakamları iyi değildi, son çeyrek rakamları iyi geldi. İşsizlik tarafı var, ama işsizliğin etkisini görmek için biraz daha zaman var. Kamu maliyesi tarafında bizde de önlemler alındı ama bunların etkilerini de orta vadede göreceğiz. İflaslar tarafından bizde ciddi bir durum yok. Orta ve uzun vadede nakit akışını yönetemeyen şirketlerde sorunlar olacaktır. Hükümetler ne kadar güçlü mali ve ekonomik tedbirler alırsa iflaslar konusunda sıkıntılar azalacaktır. Bu süreçte Türkiye’nin pozitif ayrıştığı noktalar oldu. Kovid-19 ortaya çıkmadan önce Türkiye’nin kamu maliyesine baktığımızda, kamunun borcunun GSMH’ya oranları 10 yılda yüzde 25-30’lar arasında dolaştı. Avrupa’da bu rakamlar yüzde 100’lere yaklaşıyor, gelişmekte olan ülkelere baktığımızda yüzde 130’lara kadar çıkıyor. Türkiye çok güçlü bir kamu maliyesi ile pandemiye girdi. Öyle olduğu için de başta Latin Amerika olmak üzere, bir kısım diğer ülkelere göre daha iyi durumdaydı. Bu önemli bir avantaj oldu.”
Yılmaz Yıldız, Türkiye ekonomisinin esnek bir ekonomi olduğunu da hatırlatarak, “Bizim bir emtia ekonomimiz yok. Bizim ekonomimiz ne tek bir sektöre, ne tek bir emtiaya ne de tek bir ülke pazarına bağlı. Turizm yavaşladığında lojistik tarafı öne çıkıyor, inşaat yavaşladığında gıda çıkıyor. Bu anlamda şanslıyız. Ekonomimiz o nedenle daha avantajlı durumda” dedi.
“Gençlerde İntihar Oranlarında Ciddi Artış Var”
Yılmaz Yıldız, kovid-19’un sosyal etkilerinin, ekonomik etkilerinden daha önemli olacağını da vurgulayarak, özellikle akıl ve ruh sağlığı üzerindeki etkilerinin orta ve uzun vadede tüm dünyanın bir numaralı gündem konusu olacağını kaydetti ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“İstatistiklere bakıldığında, gençlerde, özellikle 16-20 yaş arası gençlerde intihar oranlarında ciddi artış var. Antidepresan kullanım oranları artıyor. Dünya nüfusunun yüzde 11’i depresyon yaşıyor. Kovidin sosyal etkileri ekonomik etkilerinin çok üzerinde olacak. Faizi yükseltirsin, düşürürsün; kamu maliyesi bozulursa kemer sıkma politikası uygularsın ama nüfusun önemli bölümü, özellikle gençlerin psikolojik olarak salgın sonrası yaşayacakları kalıcı etkiler, hem o jenerasyonu hem de ondan sonra gelecek jenerasyonu etkileyecek.”