OVP kapsamında önümüzdeki üç yılda yapılacaklar arasındaki en önemli maddelerden biri, tamamlayıcı emeklilik sistemine geçilecek olması. Programda, bu sistem için kanuni düzenlemeye gidileceği ve tamamlayıcı emekliliğin 2025’in 4. çeyreğinde kurulacağı yer alıyor.
Son dönemde yazılarımda ara ara tamamlayıcı emeklilik sistemine değiniyorum. Kimi okuyucular da, sosyal medya üzerinden, ‘tamamlayıcı emeklilik diye bir şey yok işçinin, çalışanın kıdemine kimse dokunamaz’ diyerek, yazdıklarıma tepki gösteriyor. Oysa ‘tamamlayıcı emekliliğin kıdem tazminatı ile uzaktan yakından ilişkisi yok’ dememe rağmen; ya anlatamıyorum ya da anlaşılmak istenmiyorum. Bunları neden yazdım; anlatayım.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ekonominin 3 yıllık hedef ve politikalarının yer aldığı 2025-2027 döneminin kapsayan Orta Vadeli Programı (OVP) geçen hafta açıkladı. Bence OVP kapsamında önümüzdeki üç yılda yapılacaklar arasındaki en önemli maddelerden biri, tamamlayıcı emeklilik sistemine geçilecek olması. Önce OVP’ye bu konu nasıl girmiş, ona değineyim; sonra tamamlayıcı emeklilik sistemi hakkında bilgi vereyim.
ORTA VADELİ PROGRAM NE DİYOR?
Programda, uzun vadeli tasarrufların artırılması bakımından önemli olan bireysel emeklilik ve otomatik katılım sistemini geliştirici düzenlemelerin hayata geçirileceğine değiniliyor. Bu kapsamda da, Programda, “Otomatik Katılım Sisteminin (OKS) işverenlerin de katkısı ile ikinci basamak emeklilik sistemine dönüşeceği tamamlayıcı emeklilik sistemi kurulacaktır” yazıyor.
Bir adım daha öteye gideyim, OVP’de, tamamlayıcı emeklilik sisteminin ne zaman kurulacağı da yazıyor. Programda, bu sistem için kanuni düzenlemeye gidileceği ve tamamlayıcı emekliliğin 2025’in 4. çeyreğinde kurulacağı yer alıyor. Özetleyeyim; bugün tüm çalışanlar için uygulanan otomatik katılım sistemi çıkarılacak kanunla yeniden revize edilecek ve 2025’in sonunda tamamlayıcı emeklilik sistemi kurulacak. Hani o, ‘yok öyle bir şey, nereden çıkarıyorsun?’ diyenlere; OVP’yi okumalarını şiddetle tavsiye ederim.
İKİNCİ BASAMAK EMEKLİLİK
Hazır yeri gelmişken, OVP’de yazan, ‘ikinci basamak emeklilik sistemi’ hakkında bilgi vereyim. Çünkü bu kavram başta çalışanlar olmak üzere çoğu kesim tarafından bilinmiyor. Emeklilik sisteminde üç basamak uygulanıyor. Birinci basamak, çalışanların SGK’ya prim ödeyip, gerekli şart ve koşulları yerine getirdiklerinde emekli oldukları, devletin sunduğu emeklilik sistemi. İkinci basamak, çalışanların her ay maaşlarından kesilen, işverenlerin de belirli oranda katkı yaptığı özel emeklilik sistemi, yani tamamlayıcı emeklilik. Üçüncü basamak ise, kişilerin tamamen kendi tercihleri doğrultusunda birikim yapıp, gelecek için tasarruf ettiği sistem. Dünyada emeklilik sistemleri böyle uygulanıyor ve bu sırayla uygulanıyor. Bizde sosyal güvenlik sistemi ile birinci basamak var, bireysel emeklilik sistemi ile üçüncü basamak var, ikinci basamak yok. Otomatik katılım sistemi ile ikinci basamak var gibi gözükse de eksik.
Peki, tamamlayıcı emeklilik sistemi nasıl olacak? Daha önceki bazı yazılarımda da değindim ama kısa bir özet geçeyim. Şunu belirteyim, bu konuda, ilgili taraflar ortak çalıştılar, ortaya bir içerik çıktı, bu da kamu yönetimine sunuldu. Aslında üç aşağı beş yukarı sistemin ana hatları belli.
İŞVEREN ÇALIŞANA KATKI YAPACAK
Önce, bilmeyenler için –gerçi tüm çalışanlar biliyor- OVP’de de yer alan otomatik katılım sistemi nedir, kısaca anlatayım. Bağ-Kurluların dışında her çalışan, işvereni tarafından zorunlu olarak bireysel emeklilik sistemi kapsamındaki otomatik katılım sistemine dahil ediliyor ve çalışanın aylık maaşının yüzde 3’ü sisteme aktarılıyor. Devlet de çalışanın maaşından kesilen tutar üzerinden yüzde 30 katkı yapyor. Bu sistemde işverenin hiçbir katkısı bulunmuyor. Çalışan da istediği zaman sistemden çıkabiliyor. Bu sistem 2017 yılından beri uygulanıyor ve bugün 7.5 milyon çalışan otomatik katılım sistemi içinde. Otomatik katılım sistemi hakkında detay isteyenler, 2 Eylül tarihli yine bu köşede ‘Çalışanların yüzde 35’i emeklilikte çift maaş alacak’ başlıklı yazımı okuyabilir.
İşte bu otomatik katılım sisteminin, 2025’in sonunda kapsamı ve içeriği değiştirilerek, tamamlayıcı emeklilik sistemine dönüşecek. Üzerinde çalışılan sistemin ana hatlarından bahsedeyim. Bugünkü sistemde çalışanın maaşından yüzde 3 kesiliyor, buna da devlet katkı yapıyor ya; tamamlayıcı emeklilikte, artık işveren de katkı yapacak. Yani sistem; çalışan, işveren, devlet katkılı olacak. İşverenin ne kadar katkı yapacağı, çalışanın katkısının aynı kalıp kalmayacağı, devlet katkısının şeklinin değişip değişmeyeceği şimdilik net değil. Önümüzdeki bir buçuk yılda bunlar netleşecek. Ancak dünya uygulamalarında işveren katkısı yüzde 3’lerde. Ben ilk başlarda bu işveren katkısının bu kadar yüksek olacağını zannetmiyorum.
KIDEM TAZMİNATI NE OLACAK?
İkinci önemli husus; bugün otomatik katılım sisteminde çalışan işvereni tarafından zorunlu olarak sisteme dahil ediliyor ama çalışan isteği zaman –isterse hemen ertesi günü- çıkabiliyor. Tamamlayıcı emeklilik sisteminde ise çalışan istediği zaman sistemden çıkamayacak. Çünkü adı üzerinde, tamamlayıcı emeklilik sistemi; çalışan emekli olduğunda sosyal güvenliğin üzeri tamamlanacak.
Tamamlayıcı emeklilik hakkında bilinenler şimdilik bunlar ama bunlar da sistemin ana hatlarını oluşturuyor. Zaten mevcutta bir sistem var ve uygulanıyor. Dolayısıyla 2025’in sonunda bu konuda yapılacak kanuni düzenlemenin öyle kapsamlı ve uzun uzadıya çalışma gerektirecek bir durumu da yok. Nihayetinde sıfırdan bir sistem yaratılmayacak.
Bu satırları okuyan birileri, ‘çalışanın kıdem tazminatı ne olacak?’ diye soracak. Ne desem boş ama ben yine de söyleyeyim, tamamlayıcı emeklilik sisteminin kıdem tazminatı ile uzaktan yakından bir ilgisi yok. Belki, kamuda birileri, ‘hazır tamamlayıcı emeklilik sistemini getiriyoruz, şu kıdem tazminatına da çeki düzen mi versek?’ diye düşünebilir ama bu sadece düşüncede; bu konuda bir adım atılamayacağını herkes biliyor. Tamamlayıcı emeklilik ile sadece çalışana emekliliğinde ek gelir sağlanacağından, kıdem tazminatı bu sistemin hiçbir tarafından yok.
Noyan Doğan/Hürriyet Gazetesi