Yeni dönemde wellbeing ve dijitalleşme hiç olmadığı kadar önemli bir öncelik haline geldi. Şirketler daha iyi çalışan deneyimi elde etmek için iş ortaklarından mobil yan hak uygulamaları, wellbeing ajandası ile kişisel ve kariyer gelişimi sağlayan servislere yönelik çözümler bekliyor. Çalışanların yüzde 67’si şirketlerin sunduğu sağlık sigortasından memnun. Şirketlerin yüzde 46,77’si sağlık sigortası yenileme döneminde teminat limitlerini artırdıklarını belirtirken, yüzde 32,26’sı herhangi bir değişiklik yapmadığını söylüyor.
Mercer Marsh Benefits (MMB), Türkiye’den yaklaşık 150 şirketin katılımıyla gerçekleştirdiği ‘MMB Türkiye Sağlık ve Wellbeing Araştırma Raporu’nun sonuçlarını açıkladı. Rapora göre; şirketler, ekip içi iletişim, psikolojik ve sosyal wellbeing aksiyonlarını ön plana alarak çalışanların işyerine sadakat ve bağını artırmayı hedefliyor.
Araştırmaya göre, çalışanların yüzde 67’si şirketlerin sunduğu sağlık sigortasından memnun, MMB Türkiye Sağlık ve Wellbeing Araştırma Raporu’na göre; çalışanların yüzde 67’sı şirketlerin sunduğu sağlık sigortası planlarından memnun olduğunu belirtiyor. Yüzde 9,92’si bu konuda bir memnuniyetsizlik olduğunu söylerken, şirketlerin yüzde 23,14’ü ise bu konuda bir ölçümleme yapmadıklarını belirtiyor. Araştırmanın sonuçlarına göre; şirketlerin yüzde 46,77’si sağlık sigortası yenileme döneminde teminat limitlerini artırdıklarını belirtirken, yüzde 32,26’sı herhangi bir değişiklik yapmadığını söylüyor. Şirketlerin yüzde 6,45’i ise, tamamlayıcı sağlık ile özel sağlık sigortasının birlikte kullanıldığı bir modele geçti.
Şirketlerin yüzde 55,48’i çalışanın sağlık risklerine göre check-up, yüzde 45,89’u paket dışı bakım teminatı, yüzde 42,47’si sağlıklı beslenme/diyetisyen hizmetleri, yüzde 37,67’si ise psikolojik destek programları teminatları bulunursa çalışan memnuniyetinin artacağını düşünüyor.
ŞİRKETLER FİZİKSEL WELBEING’E ÖNEM VERİYOR
Şirketlerin yüzde 63,70’i çalışanların bedenen sağlıklı olma durumlarını destekleyen ‘fiziksel wellbeing’, yüzde 47,95’i duygusal ve sosyal bağlantıları güçlendirerek kişilerin mental olarak sağlıklı olmalarına destek sağlayan ‘psikolojik wellbeing’ imkanı sunuyor. Şirketlerin yüzde 45,89’u ise esnek çalışma ve daha iyi bir iş hayatı entegrasyonunu teşvik ederek dengeli bir yaşam tarzına katkıda bulunan ‘iş-yaşam dengesi’ ile güçlü sosyal ilişkilere sahip olmayı amaçlayan ekip aktivitelerini, kurumsal sosyal sorumluluk ve gönüllülük programlarını kapsayan ‘sosyal wellbeing’ uygulamalarını çalışanlarına sunuyor. Şirketlerin yüzde 32,19’u ise hayatın her döneminde istikrarlı bir finansal güce sahip olmak için gelir ve diğer finansal kaynakların etkin yönetimine odaklanan ‘finansal wellbeing’ programlarını destekliyor. Şirketlerin yüzde 15,75’i ise çalışanlarına bu kriterlerde bir destek sağlamadığını belirtiyor.
SAĞLIK OLANAKLARI YETERSİZ BULUNUYOR
Çalışanların sadece dörtte biri şirketinin bütünsel sağlık (wellbeing) olanaklarını yeterli buluyor. Araştırmaya göre; çalışanların yüzde 26,47’si şirketinin sağladığı bütünsel sağlık olanaklarının yeterli olduğunu düşünürken, yüzde 15,44’ü ise yetersiz bulduğunu söylüyor. Şirketlerin yüzde 39,71’i bu konuda bir ölçme sistemi olmadığını belirtirken, yüzde 18,38’i bir bütünsel sağlık olanağı sunmadığını söylüyor. Pandemi döneminde artan uzaktan çalışma, pek çok işvereni çalışan risklerine yeni bir bakış açısı kazandırmaya itti. Şirketler bu dönemde ekip ruhunu güçlendirmeyi amaçlayan eğitim ve programlarla çalışanların sosyalleşmesini hedefleyen online programlara ağırlık verdi. Şirketler çalışanın psikolojik ve sosyal wellbeingini destekleyen şirket ve ekip içi iletişim aksiyonlarını önceliklendirerek çalışan bağlılığını artırmayı hedefledi.
ŞİRKETLERİN DÖRTTE BİRİ ESNEK YAN HAK SUNUYOR
Rapora göre, şirketlerin pandemi döneminde hayata geçirdiği ilk 5 uygulamanın psikolojik ve sosyal wellbeing ile ilgili olduğu görülüyor. Kişisel ve kariyer gelişimi için dijital programlara erişim, ekip iletişimini güçlendirecek eğitim ve programlar, uzaktan çalışanlara özel sunulabilecek çözümler, çalışanların sosyalleşmesini hedefleyen online programlar ve psikolojik destek programları ilk 5’te yer alan uygulamalar arasında yer alıyor.
Araştırmanın sonuçlarına göre; pandemiyle şirketlerde artan dijitalleşme, online/dijital uygulamalara olan talebi de artırdı. Şirketler yeni jenerasyonların beklentilerini kapsayacak şekilde dijital aplikasyon ve uygulamaları ön plana alıyor. Şirketler aynı zamanda psikolojik ve sosyal wellbeing hedeflerine destek sağlayan tedarikçilerle çalışmayı tercih ediyor.
Şirketlerin yüzde 60’ı sunduğu esnek yan haklar uygulamasında bütünsel sağlık araçlarına yer veriyor. Araştırmaya katılan şirketlerin yalnızca yaklaşık dörtte biri esnek (yüzde 24.26) esnek yan haklar sunuyor, ancak yaklaşık her iki şirketten biri (yüzde 54.90) önümüzdeki 1-3 yıl içerisinde çalışanlarına esnek yan hak sunmayı planlıyor. Araştırmaya göre; şirketlerin yüzde 60,61’i çalışanları için sunduğu esnek yan haklar uygulamalarında bütünsel sağlık programlarına yer veriyor. Yüzde 39,39’unda ise böyle bir uygulama bulunmuyor. Şirketlerin yüzde 61,54’ü orta vadede (1-3 yıl) esnek yan haklar uygulamalarına bütünsel sağlık programları eklemeyi düşünüyor.
ZİNDE İŞLETME İÇİN ZİNDE ÇALIŞAN
Özellikle pandemiyle beraber wellbeingin şirketlerin önemli gündemlerinden biri haline geldiğine dikkat çeken Mercer Marsh Benefits İş Geliştirme Lideri Fuat Ünal, şunları söyledi:
“Pandemi öncesinde şirketlerin bu konuda çalışmaları olsa da bütünsel sağlık kavramı gün geçtikçe daha da önem kazanıyor. Zinde bir işletmenin en temel unsurlarından biri de zinde çalışanlar. Şirketler artık bu konuda uzaktan çalışanlara özel çözümler sunarken, yeni jenerasyonların beklentilerini de kapsayacak dijital aplikasyon çözümlerine ilgi duymaya başladı. Uzaktan çalışmanın takım ruhuna getirebileceği olumsuz etkilerini azaltmaya çalışıyor. Öyle ki; tedarikçilerinden öncelikli olarak, zihinsel ve sosyal wellbeing hedeflerine yönelik güçlü stratejiler, mobil yan haklar uygulamaları ve bir wellbeing ajandası sunmalarını bekliyor.
Ancak burada özellikle dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta; bazı şirketlerin bu konuda hiçbir ölçümleme yapmaması. Ölçümleme eksikliği, çalışanın sunulan imkandan faydalanıp faydalanmadığını, çalışanın beklentisinin karşılanıp karşılanmadığını anlamayı engelliyor, dolayısıyla işverenler bir sonraki yılda yapacakları yatırımın doğru alanda olup olmadığını bilemiyorlar. Şirketler pandeminin ve evden çalışmanın getirdiği zorluklar nedeniyle öncelikli olarak çalışanlarının fiziksel, psikolojik ve sosyal wellbeing’lerine odaklanıp, finansal wellbeing’ini ikinci plana attı. Önümüzdeki dönemde ise ekonomik dalgalanmaların etkisiyle ile finansal wellbeing kavramının tüm şirketler için giderek önem kazanacağını düşünüyoruz.”
Araştırmanın sigorta şirketleri için önemli bir yol gösterici niteliğinde olduğunu söyleyen Ünal, ülkenin ekonomik konjonktürü, yükselen medikal enflasyon ve tazminat/prim oranlarında yaşanan yükselme, grup sağlık sigortası poliçelerinin bu yıl daha yüksek prim artış oranlarıyla yenilenmesine sebep olduğunu, bu sebeple şirketlerin çoğunun artan medikal maliyetlere karşı çalışanlara sağlanan sağlık teminatlarının yeterliliğini korumak için poliçe teminatlarında artışa gittiğini belirtti.