Almanya Baden Baden Reasürans Toplantıları, başladı. Geçen sene olduğu gibi bu sene de Baden Baden Reasürans Toplantılarına Türk sigorta sektörünü temsilen Türkiye Sigorta Birliği heyeti de katıldı. TSB Başkanı Uğur Gülen, Başkan Yardımcısı Ahmet Yaşar, Genel Sekreter Özgür Obalı, 2025 reasürans kapasitelerini, sene başındaki yenilemeleri, reasürans maliyetlerinde artış olup olmayacağını Baden-Baden’den değerlendirdi.
Baden Baden Reasürans Toplantıları, başladı ve 24 Ekim tarihine kadar da sürecek. Baden-Baden Reasürans Toplantısı, reasürans ve sigorta sektörü uzmanlarının yüz yüze görüşmelerde sözleşmelerin yenilenmesini tartışmaları ve ocak ayında gerçekleşecek ana yenileme ve yeni iş dönemi öncesinde risk değerlendirmeleri yapmaları için düzenlenen dünya çapındaki en önemli kongrelerden biri.
Geçen sene olduğu gibi bu sene de Baden Baden Reasürans Toplantılarına Türk sigorta sektörünü temsilen Türkiye Sigorta Birliği (TSB) heyeti de katıldı. TSB Başkanı Uğur Gülen, Başkan Yardımcısı Ahmet Yaşar, Genel Sekreter Özgür Obalı, 2025 reasürans kapasitelerini, sene başındaki yenilemeleri, reasürans maliyetlerinde artış olup olmayacağını Baden-Baden’den değerlendirdi.
GÜLEN: REASÜRÖRLERDE GÜVEN OLUŞTU
Uğur Gülen, sigorta şirketlerinin kendi bilançolarını koruyacak reasürans anlaşmalarının yenileme tarihlerinin 31 Aralık olduğunu belirterek, yılın sonuna doğru yoğun bir yenileme maratonunun başladığını söyledi. Gülen, “Baden Baden, aslında bu yenileme öncesindeki son görüşmelerdir ve piyasanın rengi, nereye gittiği, kapasitelerin nasıl dağıtılacağı, fiyatların ne aşamada olacağı burada belirlenir” dedi.
Gülen, TSB olarak geçen yıl ilk kez Baden Baden’da sektörün temsil edildiğini ifade eden Gülen, şunları söyledi:
“Geçen yıl Kahramanmaraş depreminin arkasından reasürans koruması bulmakta, fiyatları makul, mantıklı fiyatlarla bulmakta bir hayli zorlanacağını düşünüyorduk, sektörün. Biz de geçen sene bir bilgi notu hazırladık, Türkiye ile çalışan reasürans şirketlerine. Türkiye’de neler yapılıyor, hangi önlemler alınıyor, kamu otoriteleri nasıl çalışıyor, sigorta otoritesinde neler yapılıyor, bakanlıklarda neler yapılıyor gibi; şeffaf bir şekilde geçen yıl anlattık. Bunun da çok faydasını gördük. Bu yıl da devam ettirme kararını aldık.”
Bu yılki toplantılarda, geçen yıl söylenenlerin hangilerinin yapıldığı, ne kadar ilerleme kaydedildiği gibi konuları gündeme getirdiklerini vurgulayan Gülen, “Bütün yönleriyle yapılanları anlatmamız reasürörler tarafında Türk sigorta sektörü ile ilgili ciddi bir güven oluşmasına neden oluyor” dedi.
YAŞAR: FİYATLARDA İYİLEŞME OLMAYACAK
Ahmet Yaşar, Baden Baden görüşmelerinde, geçen seneye göre daha iyi bir havanın hakim olduğunu belirterek, geçen seneki kadar sert bir piyasa ile karşı karşıya olunmayacağını söyledi. Reasürörlerin sermaye ve kapasite açısından problemleri olmadığını vurguladıklarını ifade eden Yaşar, “Fakat Türkiye’nin özel bir durumu var. Bu sene Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu kapasite, beklenen Marmara depremini de dikkate aldığımızda 2-3 milyar dolarlık bir kapasite artışı talebi var, sigorta şirketlerinin. Bu da Türkiye için geçen seneki kadar sert olmasa da ama fiyatlarda belirgin bir iyileşme olmayacağını gösteriyor. Çünkü kapasitede söylediğim gibi bir artış talebi söz konusu” dedi.
KAPASİTE SORUNU YAŞANMAYACAK
Ahmet Yaşar, reasürörlerin artan sermayeleri ve kapasiteleri sebebiyle 2025 ve sonrasında rekabetin artacağın ve piyasaların biraz daha rahatlayacağını vurgulayan Yaşar, şunları söyledi:
“2025 yenilemeleri açısından baktığımız zaman sanki Türk sigorta şirketleri kapasite problemi yaşamasalar da, kapasitelerini bulsalar da fiyatlarda geçen sene ki kadar sert bir yükseliş olmamakla birlikte; fiyatlarının aşağıya gelmeyeceği ya da bir miktar yukarı doğru seyredeceğini açıkçası ilk günkü görüşmelerde gözlemleyebiliyoruz. Buradan şu sonucu çıkarabiliriz, evet, Türkiye, artan deprem riski ve doğal afet riskleri sebebiyle bir kapasite sorunu yaşamayacak, kapasite bulmakta bir problem olmayacak, sigorta şirketlerimiz ön görüşmelerinde prensip anlaşmalarını tamamlayarak Baden Baden’dan dönecekler ve yılsonuna kadar da bu anlaşmaları gerçekleştirmiş olacaklar. Fakat fiyatlarda geçen seneki kadar sert bir yükseliş olmamakla birlikte bir miktar fiyat artışlarıyla karşı karşıya kalabilecekler.”
Ahmet Yaşar, 2025’e yönelik kapasite yaratmada, sigortalılara teminat sunmada bir problem yaşanmayacağını da belirterek, “Ama sana sanayicilerimiz özellikle şöyle bir beklenti içerisinde olmasınlar; fiyatlarda geri gelme söz konusu olmayacak. Enflasyonun arttırdığı maliyetler söz konusu. Onun dışında zaten sigortalılarımızın da değerlerinde bir artış söz konusu. Yani fiyatlar artmasa da primlerde bir artış söz konusu olacak sanayicilerimiz için. Ama geçen seneki kadar sert bir fiyat artışıyla karşılaşılmayacak” dedi.
OBALI: GÜNDEM KONUSU İKLİM OLDU
Özgür Obalı, bu seneki konferans ve sempozyumlarda, reasürans piyasasındaki ve sigorta dünyasındaki ağırlıklı gündemin iklim olduğunu söyledi. Artan iklim nedeniyle, son 5 yıldır 100 milyar doların üzerinde oluşan hasarların tartışıldığını ifaden eden Obalı, şunları söyledi:
“Ana konulardan bir tanesi buydu. Bunu tetikleyen konulardan bir tanesi iklim riski ve ısınan şartlar, varlıkların artan değerlerinin de bunda çok önemli bir etki oluşturduğu tartışıldı. Öte yandan, sigorta şirketleri, reasürörler ve onların arkasındaki teminat sağlayan organizasyonların birbiriyle işbirliği içerisinde olması gerektiği, özel sektörle devletlerin birbiriyle olan işbirliğinin sürekli arttırılması gerektiği, bu boyuttaki zararları ele almanın veya bunları karşılamanın, kapasite sağlamanın tek başına sadece özel sektörün veya devletlerin altından kalkamayacağı, hepimizin aynı gemide olduğu, işbirliği içerisinde olunması gerektiği vurgulandı. Veri paylaşımı konusu çok önemli şekilde masaya yatırıldı. Verinin ne kadar önemli olduğu, özellikle son dönemde meydana gelen doğal afetlerin modellemesi konusunda veri eksikliğinin, geçmişte yaşanmamış olan boyuttaki risklerin ve oluşan zararların yeni dönemde çok ciddi anlamda bizim modellemelerimize etki edeceği, dolayısıyla bu verinin mutlak surette herkesin birbiriyle paylaşarak daha iyi sonuçlar elde etmesi ve iyi öngörülebilir modeller kurması gerektiği tartışıldı. Hepimizin menfaatlerinin ortak olduğu belirtildi. Eğitimin önemine vurgu yapıldı.”