TSB Başkan Yardımcısı Ahmet Yaşar ve Genel Sekreter Özgür Obalı, dünya sigorta ve reasürans pazarındaki gelişmeler, daralan reasürans kapasiteleri, artan fiyatlar ve dünyadaki gelişmelerin Türk sigorta pazarına yansımaları hakkında ortak açıklamalarda bulundu.
AYTAÇ NALLAR/ANTALYA-SİGORTA FUARI
Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkan Yardımcısı ve TSB Genel Sekreteri Özgür Obalı, dünya sigorta ve reasürans pazarındaki gelişmeler, daralan reasürans kapasiteleri, artan fiyatlar ve dünyadaki gelişmelerin Türk sigorta pazarına yansımaları hakkında ortak açıklamalarda bulundular. Ahmet Yaşar, dünyada daralan reasürans kapasitesinden Türk sigorta şirketlerinin pay kapmaya çalıştıklarını belirterek, yılbaşından itibaren özellikle ticari ve sınai kesimde sigorta fiyatlarının yüzde 35-40 arasında artacağını söyledi. Özgür Obalı, teminat sorunu olmadığını ancak teminata ulaşmada maliyet sorunu yaşanacağını vurguladı. Ahmet Yaşar ve Özgün Obalı, “Bir iki yıl zor bir dönem bizi bekliyor gibi gözüküyor” dedi.
Türkiye Sigorta Birliği Genel Sekreteri Özgür Obalı, dünyada sigortalanamayan risklerin büyük boyutlarda olduğunu, yıllık sigorta koruma açığının 2.8 trilyon dolara ulaştığını söyledi. Bu konuda dört koruma açığından bahsedildiğini, bunlardan birinin katastrofik riskler, diğerinin emeklilik döneminde kişileri bekleyen riskler, üçüncüsünün siber riskler olduğunu belirten Obalı, dünyada siber risklerin 1 milyon dolar büyüklüğe ulaştığını kaydetti. Obalı, dördüncü riskin ise sağlık riskleri olduğunu, uzayan ömür ve yaşlanan nüfusun daha fazla sağlık giderine ihtiyaç duyduğunu ifade etti.
OBALI: ASIL SORUN ARTAN MALİYETLER
Tayvan’daki sigorta toplantılarına katılan Obalı, dünya sigorta ve reasürans piyasası hakkında değerlendirmelerde bulundu. Obalı, risklerle birlikte dünyada sigorta kapasitesinde sorunlar olduğunu, kapasitelerin bir miktar daraldığını ancak dünyada asıl tartışılan konuların maliyetler olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
“Teminat sorunu yok, teminatları elde etme, maliyet sorunu var. Kaynakların azaldığını ve fiyatının arttığını görüyoruz. Dolayısıyla bu da bizi bekleyen başka bir risk. Maliyetlerin oldukça artacağı yönünde bir beklenti var. İşin sadece sermayenin artan maliyet ayağı yok. Bir de sermayenin veya sermaye tutmanın standartlarının zorlaşması var. Riskleri bertaraf etmek adına daha sağlam sermaye yapılarına kavuşmaları için şirketlerin üzerindeki baskının bir miktar daha artacağını net gördük. Şirketler için iki bacaklı sıkıntı var. Bu da sigorta poliçelerine yansıyacak ve bir iki yıl zor bir dönem bizi bekliyor gibi gözüküyor.”
İŞİN BİR DE MÜŞTERİ MEMNUNİYETİ TARAFI VAR
Özgür Obalı, bir başta tartışılan konuya da dikkat çekerek, şunları söyledi: “Müşteri memnuniyetini riske eden dört beş tane temel unsurdan bahsedildi. Birincisi ve en önemlisi hasar yönetimi; ikincisi şikayet yönetimi, üçüncüsü sigortaya ulaşılabilirlik. Bunlar gerçekten kritik, hata konuları olarak karşımıza çıkıyor. Bunlarda hata yaparsa sigortacı; sigortalı o şirketi terk ediyor veya bir daha kapısından içeri girmiyor. Dolayısıyla bizim müşteri odaklı perspektifte de özellikle hasar yönetimini, bilgilendirmeyi, müşteriye doğru bilgi vermeyi çok önemsememiz lazım.”
YAŞAR: DEPREM FİYATINA YANGIN SATILDI
TSB Başkan Yardımcısı Ahmet Yaşar, sermayenin maliyetinin giderek arttığını, Türkiye’nin, dünyadaki gelişmelerden farklı olarak yaşanan Kahramanmaraş depremi olduğunu, bunun ötesinde beklenen de Marmara depremi olduğunu belirterek, Marmara depreminin reasürörleri daha çok korkuttuğunu, sınırlı kapasitelerini daha karlı alanlarda kullanma isteği doğurduğunu söyledi. Yaşar, “Bizim de amacımız azalan bu kapasiteden pay alabilmek. Giderek reasürans kapasitesi daraldıkça sigorta şirketlerinin kendilerini korumak için aldıkları kapasite de daralıyor. Reasürörler de bu durumda daha seçici davranıyor” dedi.
Ahmet Yaşar, Türkiye’de, yıllardır rekabetin getirdiği koşullarda sigortacıların zorunlu tarife olan deprem sigortası fiyatına yangın sigortaları yaptıklarına dikkat çekerek, “Yıllardır bu ülkede deprem sigortası fiyatına yangın satıldı. Sigortacıların da penetrasyonu artırması, prim portföyü oluşturması lazım. Reasüröre sen bir prim portföyü sunamazsan da sıkıntı var. Sadece yüksek fiyattan poliçe satmak değil, sonuçta bir hacim bekliyor, reasürör. Reasürör, bir şekilde ödediği hasarları geri almak istiyor. Yıllara yayılsa da bunun için de bir hacim gerekiyor. Bu hacmin ortaya çıkabilmesi için de sizin poliçe üretmeniz, prim üretmeniz gerekiyor” dedi.
YÜZDE 35-40 FİYATLAR ARTACAK
Türk sanayicisinin yeni bir kalkınma trendinde olduğunu, artık tesisin sürdürülebilirliğine, güvenilirliğine daha çok önem verilir hale geldiğine dikkat çeken Yaşar, şunları söyledi:
“Sanayici de belirli standardı korumaya çalışıyor. Bu da bir maliyetle oluyor. Oysa sigortacılar da bugüne kadar hem kendi içlerindeki rekabetten dolayı hem de pazarın ihtiyaçlarını karşılayabilmek adına deprem fiyatını poliçe sattılar. Reasürörler de bunu görmezlikten geldi, bu güne kadar. Niye? Çünkü belli bir tarife vardı, belli bir fiyat vardı, risk yoktu. Ama şimdi risk gerçekleşti ve daha da büyüğünün gerçekleşme beklentisi giderek artıyor. Reasürörlerle konuştuğumuzda sermaye maliyetindeki artışların dışında Türkiye’ye özgü yaptırımlarda bulunuyorlar. Mesela diyorlar ki, sadece deprem fiyatına yangın poliçesi satamazsınız. Bir de bizim mesela ihtiyari deprem tarifemiz daha önce yüz milyon dolar karşılığı TL’ydi. Deprem teminatlarında limitler var. Belli bir limite kadar bir tarife çalışıyor. Limit üstünde artık o tarife serbestçe belirleniyordu. Bu limit çok aşağılarda kalmıştı. 100 milyon dolar karşılığı TL’yken, bu limit; şimdi neredeyse 10-12 milyon dolar karşılığına kadar geldi. Dolayısıyla bu limitler yükseldikçe fiyatlar da yükseliyor. Benim tahminim, fiyatlarda yüzde 35 ila 40 civarında bir artış olacaktır. Tabi bu arada varlık artışlarını ve enflasyondan kaynaklı artışları da unutmamak lazım.”