HDI Sigorta Genel Müdürü ve TSB Yönetim Kurulu Üyesi Ceyhan Hancıoğlu, KOBİ’lerin yüzde 67’sinin sigortasız olduğunu belirterek, “Vatandaşlarımızın sigortasız kalma lüksü yok. Konut sigortasının ortalama 300 liraya yapıldığı, bir işyeri sigortasının birkaç bin liraya yapıldığı bir ülkede, bu fiyatları çok görmemek lazım. Dolayısıyla sigortacıya verilen para helaldir” dedi.
HDI Sigorta Genel Müdürü ve Türkiye Sigorta Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Ceyhan Hancıoğlu, pandemi sürecinde normalleşmeyle birlikte KOBİ sigortalarında artış olduğunu söyledi. Haziran ayından itibaren özellikle esnafın, KOBİ’nin, poliçe yaptırmaya başladığını, önceden poliçesi olmayanların da sigorta yaptırdığını belirten Hancıoğlu, “Bugün aylık bazda adetsel olarak işyeri poliçelerinde yüzde 5-10 civarında artış var” dedi.
Sigorta sektörünün KOBİ’lere çok geniş teminat paketleri sunduğunu ifade eden Ceyhan Hancıoğlu, “Bunlara baktığımızda vatandaşlarımızın sigortasız kalma lüksü yok” diyerek, buna rağmen KOBİ’lerin neredeyse üçte birinin sigortalı olduğunu, yüzde 33’ünün sigortalandığını, yüzde 67’sinin sigortasız olduğunu kaydetti. Hancıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kendilerini Sigortasız Bırakma Lüksleri Yok”
“Niye sigortalanmıyor? Bizim kaderci bir yapımız var, razı olma kültürümüz var. Sigorta harcama kalemi olduğu için boşa harcanan bir para olarak da görülüyor. Baktığımız zaman bu poliçeler çok ufak primlerle yapılıyor. Yani, bir konut sigortasının ortalama 300 liraya yapıldığı, bir işyeri sigortasının birkaç bin liraya yapıldığı, sigorta bedeline bağlı olarak 3-4 bin liralara yapıldığı bir ülkede, bunu çok görmemek lazım. Dolayısıyla sigortacıya verilen para helaldir. Yani, bin liraya, bin 500 liraya işyerini sigortalamak mümkün, bunun yapılması lazım artık. Kabaca 10 milyon lira bedelli bir işyerinden bahsedelim. Basit bir imalathane olsun. Doğal afetinden depremine kadar tüm teminatlar dahil neredeyse 15 bin liraya, 20 bin liraya sigortalanıyor. 10 milyon sigorta bedeli nerede, 15 bin lira, 20 bin lira poliçe primi nerede. Bunun pahalılıkla ucuzlukla da alakası yok. Öncelikle sigorta kültürünün bizim kafamıza yerleşmesi lazım. KOBİ’lerin o kadar riski var ki, bir poliçe ile değil, bir paket poliçe ile tüm risklerini teminat altına alma zorunluluğu da var. KOBİ’nin bu kadar yatırım yaptığı, birçok masrafını kıstığı bir ortamda kendini sigortasız bırakma lüksü yok. Yani, sigortadan korkmasınlar.”
“Sigortacılık 30 Yıl Önceki Sigortacılık Değil”
Ceyhan Hancıoğlu, sigorta sektörünün 30 yıl önceki sektör olmadığını da vurgulayarak, “Bizim sektöre girdiğimiz sektör değil, artık. Çok gelişti. Müşteri ve sonuç odaklı bir sektör haline geldi. Sektör kendini çok geliştirdi. Önlem alma, tedbir alma konusunda da iyiyiz” dedi.
Ceyhan Hancıoğlu, Avrupa’da, gelişmiş ülkelerde sigortacılığın Türkiye’dekinin 6-7 katı olduğuna da değinerek, “Bu ne demektir? Her eve 8-10 tane poliçe düşüyor demektir. Türkiye’de bu ortalama, 1,5’dur. Bir trafik sigortamız vardır, yüzde 80’lerde, orada bile yüzde 20 kaçak var. Benzer sonuç DASK tarafında da var. Son 10 yılda çok iyi yönetilen bir DASK kurumu ve penetrasyon artışı olmasına rağmen yüzde 23’lerden, 53’lere ancak gelmiştir. Bir yarısı gidecek yolumuz var” şeklinde konuştu.
“Biz Biraz Uzak Kaldık”
Ceyhan Hancıoğlu, sigortacılığın gelişmesi için herkese görev düştüğünün de altını çizerek, şu açıklamaları yaptı:
“Devlete düşüyor, düzenleyici kuruma düşüyor; SDDK önümüzdeki dönemde bu konularda aktif olacaktır. Bir kere zorunlu sigortaları artırmak lazım. KOBİ’lere belki zorunlu sigortaları artırmak yoluyla onları biraz daha sigortaya yaklaştırmak lazım. Sektör olarak bizim de yapmamız gereken çok şey var. Biz, her şeye rağmen, 30-40 yıldır gelişmeye rağmen, sektörde penetrasyonu artıramadığımız için biraz kendimizde de kabahat aramamız lazım. Önümüzdeki dönemde TSB olarak bu konuda ciddi çabalarımız var. Sigorta ürününü daha iyi anlatmamız lazım. Bizim insanlara gitmemiz lazım, eğitmemiz lazım. Hatta sigortanın tarihinden başlamak lazım. Bunu belirli mecralarda anlattığımız zaman, insanlar keyifle dinliyor. Sigortacılığın nasıl başladığını, dünyada nereden geldiğini, bunun sosyal yardımlaşma sandığı olduğunu, mağdurun yanında ve kötü günde yanında olduğumuzu, bir havuzdan hasarın karşılandığını… Bunları anlattığınız zaman insanlar sigortaya sıcak bakıyorlar. İnsanlara dokunmak lazım. Biz biraz uzak kaldığımızı düşünüyorum. Sigorta sektörünün gücünü anlatmak için biraz sempatikleştirmek de lazım. Hatta hatta bizim kaliteli yetenekli gençlerimizi bu sektöre olmak lazım. Bu iş okullardan başlar.”