Kovid-19 Küresel Salgınının 2021 yılında Türk İşgücü Piyasası Üzerinde Etkileri Raporunu yayınlandı. Raporda, küresel salgının Türkiye’deki çalışanlar üzerindeki etkilerinin eşit olmadığı belirtildi. Rapora göre, krizin işgücü piyasası üzerindeki etkisi Temmuz 2021’den itibaren hafiflemeye başladı. Rapora göre, iki küresel salgın yaşanıyor. Birisi çalışma çağındaki çalışanların yaşadığı salgın, diğeriyse kayıt dışı ekonomideki veya iş güvencesi olmayan çalışanların yaşadığı salgın.
Editör: Aytaç NALLAR
Kovid-19 salgınının Türk işgücü piyasası üzerindeki etkileri 2021 yılında sona ermekten çok uzak. Uluslararası Çalışma Örgütü (İLO), Kovid-19 Küresel Salgınının 2021 yılında Türk İşgücü Piyasası Üzerinde Etkileri Raporunu yayınladı.
Raporda, küresel salgının Türkiye’deki çalışanlar üzerindeki etkilerinin eşit olmadığı belirtilirken, özellikle genç kadınlar olmak üzere bu gruplardan bazıları arasında genellikle daha güvencesiz sözleşmeleri olan gençler, işten çıkarılma yasağıyla korunmayan kayıt dışı çalışanlar ve yüksek kayıt dışılık düzeyleri ile küresel salgın döneminde başka birinin hanesinde çalışmanın getirdiği zorluklardan etkilenen ev işçilerinin yer aldığına değinildi. Bu grupların yanı sıra, Suriyeli mültecilerin de küresel salgından kötü biçimde etkilendiğinden endişe duyulduğuna dikkat çekilen raporda, kovid-19’un Suriyeliler üzerinde Türk vatandaşlarına kıyasla daha yüksek mali etkisi olduğu belirtildi.
Gençler Krizden Daha Çok Etkilendi
Kovid-19 Küresel Salgınının 2021 yılında Türk İşgücü Piyasası Üzerinde Etkileri Raporun’dan çarpıcı başlıklar şöyle:
Krizin etkileri çalışan grupları arasında eşit derecede görülmemiştir. Belli gruplarda çalışma saati kayıpları daha yüksek düzeydedir. Gençlerin bu krizden daha ciddi biçimde etkilenmiş olması ise şaşırtıcı değildir; on yıl önceki mali kriz döneminde uzun süreli işsizlik yaşayanlar da yine gençler olmuştur. Ancak, kovid-19 kaynaklı kriz, önceki ekonomik krizde görülmemiş iki unsuru beraberinde getirmiştir; kayıtlı çalışanların işten çıkarılması yasağı ve sosyal mesafe. Bu iki unsur, en kırılgan çalışanların bazılarını orantısız biçimde etkilemiştir.
2020 yılındaki çalışma saatleri 15-24 yaş aralığındaki genç çalışanlar arasında yüzde 22,9 azalmıştır; bununla birlikte, 15-34 yaş aralığındaki genç yetişkinler ise ülke ortalaması doğrultusunda bir azalmayla birlikte daha hafif etkiler yaşamıştır. Kayıt dışı çalışanlar ve Suriyeli mülteciler sırasıyla yüzde 23,6 ve yüzde 24,3 oranıyla çalışma saatlerinde bu gençlerinkine benzer biçimde bir azalma ile karşılaşmıştır.
Konaklama, Yiyecek-içecek Sektöründe Kayıp Yaşandı
Küresel salgından en çok etkilenen çalışanlara bakıldığında; konaklama sektöründeki çalışanlar 2020 yılında normalde çalışacakları saatlerde yüzde 47,5, yiyecek-içecek sektöründeki çalışanlar yüzde 31,2 ve ev işçileri yüzde 40,5 oranında kayıp yaşamıştır.
Ev işçileri üzerindeki etkinin ise kovid-19 ile mücadele önlemlerinin (sokağa çıkma yasağı, vb.) çok az olduğu dönemlerde bile (Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim 2020) yüksek olduğu görülmektedir. Bu durum, bazı insanların eve yabancı birisini getirmenin enfeksiyon riski yaratacağından korkması ile açıklanabilmektedir. Bu durumun mantıklı nedenlerinden biri ise ev işçilerinin kendi evlerinde ekstra işlerin var olmasıdır. Çoğu ev işçisi, kadın olması ve okulların kapatılmış olmasından dolayı, çocuklarına baktırabilme ihtimalleri çok düşük olduğu için bu dönemde evde kalmaya zorlanmış olabilirler.
2020 Yılında Çalışma Saatlerindeki Azalma, Gruplara Göre
Salgın, 2021’de Çalışma Saatlerini Nasıl Etkiledi?
Salgının 2021 boyunca çalışma saatleri üzerindeki etki yüzde 7,8 düzeyinde olup, 2020 boyunca görülen yüzde 16,4 düzeyine göre kayda değer ölçüde daha hafif olmuştur. Bu düşüş aşıların uygulanmasıyla sağlanmamıştır; şunu hatırlatmakta fayda var ki Türkiye nüfusunun nispeten büyük bir yüzdesinin tam aşılanması Haziran 2021’e kadar gerçekleşmemiştir. Gerçekten de bu düşüşün küresel salgın ve yeni tip virüslerin ortaya çıkmasına rağmen sağlandığı söylenebilir. Sosyal faaliyetler ve hareketliliğe yönelik önlemler ile çoğu ekonomik faaliyetin işlemesine olanak sağlayan geniş çapta istisnaları olan daha iyi hedeflenmiş önlemler sayesinde bu düşüş yaşanmıştır.
Mayıs Ayında En Yüksek Seviyeye Çıktı
Nisan ayının bazı haftalarında ülke düzeyinde normalde çalışılması gereken çalışma saatlerinde yüzde 60 düzeyinde kayıp yaşanmıştır. Mayıs’ın ilk iki haftasında ‘tam kapanma’ olarak adlandırılan bir kısıtlama getirilmiş; bu kısıtlama ülke genelindeki çalışma saati kaybını neredeyse yüzde 30 düzeyine çıkarmış ve Mayıs 2020’den beri en yüksek düzeye gelmiştir.
Salgından en çok etkilenen bölgeler yüzde 20’ye yakın toplam çalışma saati kaybı yaşayan Antalya ve İstanbul olmuştur. Bu iki bölgenin belirgin biçimde turizm ve hizmet odaklı profile sahip olması, ekonomik faaliyetlerin azalması bakımından ödedikleri ağır bedel ile muhtemelen ilişkilidir. Aydın ve Karadeniz gibi Türkiye’nin diğer kıyı bölgeleri de etkilenen bölgeler listesinin üst kısmında yer almaktadır.
Yeni Varyantlar 2021’de Darbe Vurmaya Devam Etti
Kovid-19 küresel salgını ve etkileri 2020 yılında bitmemiştir. Yeni dalgalar ve ortaya çıkan yeni varyantlar 2021’in ilk yarısında Türkiye’ye darbe vurmaya devam etmiş ve hükümeti vaka sayılarını kontrol altında tutmak için bir dizi önlem almaya zorlamıştır. Ancak, hastalığın kendisi 2020 yılından bu yana çok fazla değişmemiş olsa da, kovid-19 ile mücadele önlemlerinin işgücü piyasası üzerindeki etkileri değişiklik göstermiştir.
Yeni önlemlerin odak noktası, geri kalan ekonomik sektörlerin çoğuna istisnalar tanırken, sosyal faaliyetlerin aşırı biçimde sınırlandırılmasına dayanmaktadır. Google Hareketlilik Endeksleriyle yapılan bugünü tahmin etme modeline göre, bu strateji kovid-19’un çalışma saatleri üzerindeki genel etkisini yüzde 14,9’dan (2020) yüzde 7,9 düzeyine çekmiştir, ancak zaten çok ağır darbe almış olan ağırlama sektörünün yarasını derinleştirmiştir.
Çalışma Saatlerinin Azalması Tek Sorun Değil
Gerçekten de, yiyecek-içecek sektörü ve konaklama sektörünün çalışma saatleri üzerindeki etki, 2020’ye kıyasla 2021’de artmıştır. Rakamsal olarak, yiyecek-içecek sektöründe yüzde 31,2’den yüzde 36,5’e; konaklama sektöründe ise yüzde 45,7’den yüzde 56,5’e yükselmiştir. Buna rağmen, Temmuz 2021 rakamları yine de iyimser bir tablo sergilemektedir. Tahminlere göre, yiyecek-içecek sektöründeki durum (çalışma saatleri açısından) normale yakınken, konaklama sektörünün durumu gözle görülür biçimde iyileşme göstermiştir.
Yine de önlemlerin gevşetildiği diğer ülkelerde görülen kovid-19 vakalarındaki yeni hızlı artış göz ardı edilemez düzeydedir ve böyle bir artışın meydana gelmesi halinde durumun tekrar değerlendirilmesi gerekecektir. Ayrıca, çalışma saatlerindeki azalma ağırlama sektöründeki tek sorun olmayıp, istihdamdaki kişilerin kötüleşen çalışma koşulları da aktif olarak izlenmesi gereken bir gerçektir.
İki Küresel Salgın Yaşanıyor
Salgın nedeniyle ev işçilerinin (yüzde 40,6 daha az çalışma saati), Suriyeli mültecilerin (yüzde 24,3), 15-24 yaş aralığındaki gençlerin (kadınlarda yüzde 23,3 ve erkeklerde yüzde 22,3) ve kayıt dışı çalışanların (yüzde 23,6) 2020 yılı boyunca çalışma saatlerindeki ortalama azalma hesaplanmaktadır. Bu rakamlar iki küresel salgın yaşandığına işaret etmiştir. Birisi çalışma çağındaki çalışanların yaşadığı salgın, diğeriyse kayıt dışı ekonomideki veya iş güvencesi olmayan çalışanların yaşadığı salgın.
Sonuç olarak, krizin işgücü piyasası üzerindeki etkisi Temmuz 2021’den itibaren hafiflemeye başlamış gibi görünmektedir. Bununla birlikte, gençler üzerinde iz bırakıcı etkiler bırakma tehlikesi, işten çıkarma yasağının kaldırılması ve yeni bir koronavirüs dalgası gelmesi ihtimali, önümüzdeki aylarda durumun daha ayrıntılı izlenmesi gerektiğine işaret etmektedir.